GÖKTÜRK TUNÇTÜRK (Cafer Uğurlu) yazdı

www.haber2000.com

Bizim dönemimizde ki, yani 12 Eylül 1980 öncesinde ki Ülkü Ocaklarının ağırlığı, efsaneliği, Ülkücülerin efendiliği, bütün baskı ve zulümlere rağmen korunan; davadan taviz vermeme duruşu, şimdi ki Ocaklarda maalesef yok.

Hele, hele kamuoyunda birilerinin Ocakları ‘suç çetesi’ tellallığına itibar gösterilip, Ocakların Vâkıfa dönüştürülmesinden sonra, Ülkü Ocaklarının Efsaneliği ve şevki tamamen bitti.

Şimdi ki yeni yetmeler, zannediyorlar ki; Ülkücülük, Ülkü Ocakları gökten düştü, bunlarda sahip çıktılar…

Be hey gafiller… Şimdi oturup sallıyorsunuz, kafanıza esmeyenleri tehdit ediyorsunuz, biliyor musunuz; bu davanın ayakta durması ve büyümesi için kimler ne canlar verdi, ne çileler çekti?

Şimdi kalkmış, birilerine yalakalık adına bu davanın çilelerini çekmiş, asıl mirasçılarına şerefsizce çamurlar atıyorsunuz, tehditler savuruyorsunuz.

Haddinizi aşarak, çileli davanın asıl sahipleri olan çilekeşleri Ülkücü olamamakla, ajan olmakla, birilerine hizmet etmekle suçluyorsunuz..

Utanmaz, alçaklar…

Yarın, öbürsü günlerde Bahçeli ve kadrolu yalakaları  gittiğinde; siz kimin ülkücüsü olarak kalacaksınız?

Birileri ve kullanılan zavallı sizler; bu hareketin, davanın Babası Başbuğ Alparslan Türkeş’ten daha mı akıllısınız?

Başbuğ, Ülkü Ocakları varken ve ülkede efsane dönemini yaşarken neden MHP Gençlik kollarını kurdu ve mücadeleyi bu şekillerde sürdürdü, hiç düşündünüz mü?

Başbuğ Türkeş;  bir şeyler yaparken neden Ülkü Ocaklarına danışırdı? Neden, milletvekillerine;  Ülkü ocaklarının referansı olmadan işler yapmamalarını tembihlemişti?

Düşünmesiniz tabi… Pilav pişti…. Şimdi başında oturup, yiyenlerin korumalığını yapıyorsunuz…

Çükü; Ülkü Ocakları MHP merkez kadrosundan daha önemli idi…

Şimdi ki Ülkü Ocakları ne yapıyor?

Binlerce şehit vermiş Milliyetçi ve Ülkücü Hareketi 15 kez kaybedilen seçimler sonucu kamuoyunda gülünç hale getirenleri eleştirenlere, davaya sahip çıkan gerçek ülkücülere tehditler savuruyor, tekmeler atıyor, onları hiç vicdanları sızlamadan ‘ihanetçi, ajan’ olarak ilan ediyor..

ÜLKÜCÜLÜK DİPLOMASI MI DAĞITIYORSUNUZ?

Yıllardır bu rezalet sürdürülüyor.. Birisi Bahçeli ve ekibini eleştirdi mi, hemen, ülkücü olamamakla, ajan damgası vuruluyor.

Bahçeli ve yalaka ekibine biat edenlere ‘ülkücülük diploması’ sunuluyor, eleştirenlere ‘hain’ çamuru atılıyor.

Şimdi soruyorum sizlere; Ülkü Ocaklarının veya yöneticilerinin görevleri  Bahçeli’yi eleştirenlerin feriştahına meydan okumak mı, yoksa kongre için imza getiren ülkücü avukatlara küfürler etmek, tekmeler atmak mı?

Ülkü Ocakları tüm ülkücüleri ve bozkurtları temsil eder ve MHP’nin iç tartışmasına asla ve asla karışamaz…

Karışırsan, taraf tutarsan.. O zaman sen davanın değil, birilerinin ülkücüsü olursun?

Ve birilerini korumak adına, karşı tarafta ki ülkücüleri tehdit eder, tekmeler atarsan işte o zaman sen Bozkurtları temsil etmiyorsun demektir…

Ben haftalardır bunu vurguluyorum ama işi o kadar sulandırma ustalığına gidiyorlar ki; “Ülkücülere çakal diyorsun” şamatasını kopartıp, gerçek ifadelerin anlamını çamurlarla kapatmaya çalışıyorlar…

Haftalardır bana  çok ağır küfürler yazan ve tehditler savuranları inceledim.. Bakıyorum kimisi falan yerin Ocak Başkanı, başkan yardımcısı veya okul temsilci.. Yani 20-22-23 yaşında ki gençler..

Birde bunların orta yaşlı kabadayı çeteleri var…

ŞİMDİ BEN SİZLERE NASIL ‘ÇAKAL’ DEMEYİM?

Haber Hergün diye bir Haber sitesi var.. Site; Bahçeli’yi ve Ocak Genel başkanı Olcay Kılavuz’u eleştirdiğim ve özellikle Ocak Başkanına ‘derhal o kutsal makamı terk et, sen Bozkurtları değil; Çakalları temsil ediyorsun” şeklinde eleştirdiğim için  beni ‘Meczup’  ilan etmişler ve açıkça ülkücü olmadığımı ifade etme kahpeliğinde bulunmuşlar….

Evet… Tam bir kahpelik…

Ben ve ailem Dava adına ömrümüzü vereceğiz, ağır işkenceler göreceğiz, zindanlarda aç-susuz çile dolduracağız, sürgünler yiyeceğiz, evimi-barkımızı terk etmek zorunda bırakılacağız, kurşunlar yiyeceğiz, görevlerden alınacağız, bütün bunlara rağmen asla davamızı satmayıp, ülkücülüğümü her yerde haykıracağım; şimdi baldırı çıplak bir-iki sıpa çıkıp benim Ülkücü olmadığımı, dava adına değil de; cezaevinde bir kamu suçundan düştüğüm sırada tesadüfen ülkücü ağabeyilerinin koğuşuna düşmüşüm, oralarda işkencelere tanık olmuşum, haddimi bilmiyormuşum gibi ukalaca ifadeler ve tanımlar kullanarak, ülkücü olduğuma da sadece kendim kanaat getiriyormuşum…

Şu gerçek.. Birileri bu siteye sallama bilgiler verip, beni akılları sıra rencide edecekler.

Ulan hıyarlar ; bir kere ben hayatım da hiç kamu suçundan yargılanmadım ve hiç mi hiç kamu suçundan veya şahsi suçtan cezaevinde yatmadım… Ayrıca; cahiller, kamu suçundan yargılanıp, cezaevine gönderilenler; Mamak cezaevine gönderilmezler… Darbe cezaevlerinde sadece siyasi suçlular yatar..

Bir de merak ediyorum, kimmiş feyz aldığım o ülkücü ağabeyleriniz?

Ben, ağabeyim ve küçük kardeşim ve 11 arkadaşım Mamak Askeri Cezaevi’nde Ankara- Bahçelievler Ülkücü Gençlik Derneği(ÜGD) davasından yattık…

Ayrıca ben; “Türkiye Adaletçi İntikam Tugayı” kurucusu olarak yargılandım ve yine Mamak’ta yattım..

Hepsinden Beraat etmeme rağmen 5 yıl İzmir’de gözaltında tutuldum. Yani, Ankara’dan uzaklaştırıldım. Şimdi ki ‘Denetimli serbestlik’ uygulaması gibi..

Ben; anadan doğma 18 gün işkenceler gördüğüm ve tutuklandığım sırada 22 yaşındaydım.. Sizin gibi, gerçek ülkücülere meydan okumuyordum, Komünistlere meydan okuyordum…

Elbette ki koğuşumuzda ağabeylerimiz de vardı, düşmanlarımızda…

Namık Kemal Zeybek, Taha Akyol, Yaşar Okuyan, Mehmet Naci Bostancı, film yapımcısı Berker İnanoğlu, Dr. Ahmet Teyfik Ozan ve rahmetli Avni Çarşancaklı gibi büyüklerimiz ile aynı koğuşta idik…

Haber Hergün’de hakkımda yazılan üfürme yazıda imza yok.. Bir de yine öyle ukalaca ifade kullanılmış ki; “camiada araştırdık, ismine rastlamadık…Rastladığımız tek şey Melih Gökçek ile ilişkileri…” denilerek, Melih Gökçek’in daha önceleri benim için paylaştığı, Alparslan Türkeş içerikli bir twit..

Ayrıca; ‘Göktürk Tunçtürk’ benim takma adım değil, Basın camiasında 17 yıldır kullandığım ‘mahlas’ ismimdir.

Aynı anda çeşitli STK’larda gerçek ismimizle Danışman görevlerinde bulunduğum için, yazdığım yazı ve haberlerin görev yaptığım kuruluşlara zararı dokunmasın diye Mahlas isim kullandım… Şimdiler de ise, Böyle bir çekincem olmadığı için iki ismimi de kullanmaktayım…

Ama sizin tek amacınız çamur atmak olduğu için bu kültürel faaliyeti anlayamazsınız…

Gazetecilik veya yayıncılıkta, sadece bir partinin veya zümrenin yayın organı gibi hareket etmek değildir..

MELİH GÖKÇEK TWİTİ..

Ben Melih Gökçek adını; Rahmetli Başbuğumuzdan, yine bizim milletvekilimiz ve eski Sağlık bakanımız rahmetli Cengiz Gökçek ve Mustafa Taşar önerileri ile tanıdım..

Ben Mamak’tan çıktıktan sonra O zamanlarda MHP’nin tek yayın organı olan Yeni Düşünce Gazetesinin Ankara Temsilciliğini  yapıyordum.. Şimdi beni ülkücü olmamakla suçlayan düzenbazlar…İşte , o zamanlar her hafta MHP davasını takip edip, haberlerini  yazan sadece bendim..

Melih Gökçek, ANAP’tan Keçiören Belediye Başkanlığına aday gösterildi.. Rahmetli Cengiz Gökçek, bizim camiada ne kadar nokta görevi yapan isim var ise hepsine Gökçek’i desteklemeleri ve birlikte kadro kurmalarını söylemişti.

Doğru tespitti.. Bende o zamanlar gidip, rahmetli Başbuğa sordum.. “böyle bir girişim var, ne diyorsunuz, emriniz nedir?”

Rahmetli Başbuğ düşünceyi onayladı ve hepimiz destekledik..

Şunu da bu arada söyleyeyim, suçladığınız, ayıpladığınız Melih Gökçek; o saatlerden bu güne dek binlerce Ülkücüye sahip çıktı, ekmek verdi ve halende bu tavrı devam etmektedir.. Utanın….

Aynı taktik yine Gökçek’in Büyükşehir adaylıklarında da devam ettirildi..

Rahmetli Başbuğ bana Melih Gökçek’in, milliyetçi, muhafazakâr kişiliğe sahip olduğunu ve solun adayının işbaşına gelmemesi için desteklenmesinin doğru olacağını  ifade etti.. Ben de bu görüşmeyi bir konu vesilesi ile bir yazımda kamuoyuna aktardım.. Bunun üzerine Sayın Melih Gökçek’te teşekkür adına yazımın lingi ile bir twit attı..

Ben hiç çekinmeden söylüyorum ve bunu gizli-saklı da yapmadım… Elimde ki tüm imkânlarla; Sol cenah karşısında; Sayın Melih Gökçek’i  destekledim ve yine aday olursa gururla desteklerim..

Bu yüzden 8 yıldır, benim Haber Siteme; “MHP görünümlü Melih Gökçek sitesi” deyip-durdular.. Aldırış etmedim, etmem de..

Bu güne kadar Melih Gökçek’ten bir şey isteyen de şerefsizdir…

Bunu da açıklamamın tek nedeni, aylardır her çamurlu tartışmalarda ısıtıp-ısıtıp sosyal medyada paylaştığınız için twit içeriğini açıkladım.. 

Haber Hergün yöneticileri; bir kere yayın işini ve yazı yazmasını hiç mi hiç bilmiyorsunuz..

Mademki bu işi yapıyorsunuz, internetten, sosyal medyadan anlıyorsunuz… İddiaları ve Gökçek yazısının içeriğini Google den açar okursunuz, öğrenirsiniz..

Ayrıca yine benim kim olduğumu madem ki araştırmışsınız; yine Google’den ‘Göktürk Tunçtürk, Cafer Uğurlu’ şeklinde arama yapsaydınız kim olduğumuzu daha sağlıklı öğrenirdiniz..

Ayrıca ülkücü olmamakta ne suç ne de ayıp değil.. Ülkücü olmayan bir gazeteci ve yazarda Bahçeli’yi, Ocak Başkanını eleştirebilir…

Bilgi çağında artık bu kültüre varın…..

Öyle çamurlar atmakla insanları ne kirletebilirsiniz ne de yıpratabilirsiniz.. Ne de Ülkücülüğünü elinden alabilirsiniz..

SON BOMBA …

Şimdi bu Haber Hergün’de ki kurnazların asıl varmak istedikleri hedeflerine bakın aleyhimde yazdıkları o yazının sonunda nasıl kusuyorlar; Demişler ki;

“Melih Gökçekle ne tür bir bağı olduğunu bilmediğimiz ama kuvvetle muhtemel kimyasal bir bağı olduğunu düşündüğümüz bu şahısa, sayın Olcay Kılavuz haddini bildirecek mi ?

Yoksa bu konuda da iş yine beslemelere mi düşecek ?”

Ohaaa….

Yani Olcay Kılavuz’a mesajla gaz verip, benim haddimi bildirmelerini istiyorlar…

Arkasından ‘yoksa bu haddini bildirme işi yine beslemelere mi kalacak?’

Vayyy…vay…

İşte, Ülkü Ocakları Genel başkanına ve Ülkü Ocaklarına en büyük darbe ve hakaret bu sözler….

Ülkü Ocaklarında, besleme ‘yıkım ekibi mi var’…

Yazdığınız bu yazının görüntüsünü aldım… Yazıyı kaldırırsanız ve kırparsanız şerefsizsiniz…

AHA O ÇAMURLAR DOLU, SKANDAL YAZI..TIKLA OKU…

http://www.haberhergun.com/gundem/gokturk-tuncturk-kim-derdi-ne-h43185.html