GÖKTÜRK TUNÇTÜRK
(Cafer UĞURLU) yazdı
Değerli okuyucular.
Türkiye’nin 50 yıl gerilere gitmesine sebep olan 12 Eylül 1980 Askeri darbesinin üzerinden 45 yıl geçti.
Türkiye ve demokrasi adına Kara Eylül olarak halen tanımlanıyor.
Bu Askeri darbe öncesinde; birçok silahlı Sol örgütler, Sovyet Rusya’nın yerli işbirlikçisini üstlenmişlerdi.
Çünkü ABD ve Rusya; Türkiye’yi iç kargaşalara sürükleyip, hegemonyaları altına alma yarışındaydılar.
ABD’nin yerli işbirliğini üstlenen gafil Kenan Evren ve ekibi; Moskova’nın ve KGB’nin işbirliği ile Müslümanlara, Türk Milliyetçilerine ve Ülkücülere saldırıp, katleden silahlı Sol örgütlerin, bu amansız cinayetleri karşında kasten suskun ve etkisiz kalmaktaydılar.
Tabi Ülkücü yapıya sahip Türk milliyetçileri de; sıkıyönetim yetkililerinin bu gafil duruşları karşında mecburen kendi başlarının çaresine, kendileri bakmak zorunda kalmışlardı.
Yani.. Özyurtlarında; vatanlarının, milletinin ve can güvenliğini kendileri sağlamak ve korumak zorunda bırakılmışlardı.
Gafil sıkıyönetim ekibi de bunun adına “terör” dedi, vatanlarını canları pahasına savunan Türk milliyetçilerine de “terörist” dedi.
Emir belli idi.. Bekleyin.. Ülkücüler ile Sol örgütlerinin karşılıklı çatışmaları zirveye varsın ve o anda darbe yapın, halkta yapacağınız derebeyi haklı bulsun..
Yani.. Görevlerini yapıp, Türkiye düşmanlarının haklarından gelmeyip, darbe ortamı oluşsun diye beklediler.
Ve 11 Eylül 1980 akşamı.. Kenan Evren ve ekibi darbe planını işleve koydular..
Her iki devletinde tek amaçları belli idi.. “Türkiye zayıflasın, tepesine yumruğu vurup, çökelim”.
Tabi darbe de yapsalar bu emellerini başaramadılar ama Türkiye’nin 50 yıl gerilemesine sebep oldular.
Darbecilerin gözaltı listeleri belli olduğu gibi işkence odaları ve masları hazırdı. Hemen gözaltılar ve işkencelere başladılar.
Düşünün tüm Sol örgütler sadece “Kahrolsun ABD emperyalizmi” diye sloganlar atıyor ama Rusya emperyalizmine tek kelime edemiyorlardı.
Ülkücü yapıya sahip Türk Milliyetçileri ise; “Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin.. Her şey; Türkiye ve Türklük için” diyorlardı.
Evet.. Bu gözaltı ve işkence fırtınalarında; ben ve 2 kardeşim de vardık.
Ben, 11 Eylül 1980 günü rahmetli Alparslan Türkeş’in edindiği bilgiler ile askeri darbe olacağını öğrendik ve 11 Eylül’de Ankara-Bahçelievler Ülkücü gençlik Derneği ekibi olarak Foça’ya kaçtık.
Tabi aranıyoruz.. Özellikle Sol yayın organları isim listemizi yayınlıyorlar..
Zaten ben darbeden 6 ay önce; Türkiye Adaletçi İntikam Tugayı kurucusu olma ve Ankara Adliyesinde 23 Hakim, Savcı ile Adliye personeline gönderilen ölüm kararlarından sorumlu olduğum iddiasıyla amansız bir şekilde aranıyordum.
Aydınlık, Cumhuriyet ve Yeni Ortam gazeteleri ile Uğur Mumcu, Doğu Perinçek hemen, hemen her gün benim yakalanmam için sıkıyönetim yöneticilerine çağrılarda bulunuyorlardı.
Ellerinde ki tek delil.. Benin Ülkücü ve Milliyetçi Adliye Mamurların başkanlığını yapmam ve ölüm kararlarının da Bahçelievler PTT’sinden gönderilmesi.
Ve Foça’da paramız bitince Ankara’ya 5 kişi dönmek zorunda kaldık.. Kısa sürede de yakalandık..
Ankara emniyetinde 18 gün anadan üryan işkence tezgahında sorgulandım..
Ben işkence masasında iken, İcra Memuru ağabeyimi ve bana benzeyen kardeşimi de polis alıp getirdi.
Zaten ellerim, ayaklarım urganla bağlı, elektrik işkencesinde 18 gün kaldım..
Sorular sadece; Cumhuriyet, Aydınlık gazetelerini ile Ülkücü düşmanı Uğur Mumcu’nun hakkımda yazdıkları idi..
Cevap.. Fırsat vermiyorlar.. Elektrik vermeye devam..
Ben sadece Allah, Allah diye bağırıp, işkenceci polislere küfredebiliyordum..
İşkencesi polisler zaten sarhoşlardı.. Bana; “sus ulan O… çocuğu, Allah 15 gün izne ayrıldı, yerine biz bakıyoruz” deme ruhsuzluğunda bulunuyorlardı.
Ve işkence tezgâhından kalktığında zaten ayakların, ellerin, vücudun elektrikten uyuşmuş, odun gibi olmuş.
Kendi yazdıkları düzmece ifadeleri, elimi tutarak imza attırdılar.
Evet.. İfadelerimde neleri imzaladığımı bilmiyordum..
20 gün sonra Askeri Savcılığa ve sorgu hâkimliğine çıkarıldık.
Tabi sadece kimlik tespiti formalitesinden sonra, Ben, ağabeyim, kardeşim ve 11 arkadaşım tutuklandık ve Mamak Cezaevine gönderildik.
Oralarda; tam bir zulüm alanı idi.
Tam 6 ay sonra MİT’çilerin vasıtası ile işkence masasında neleri imzaladığımı öğrendim.. Bahçelievler’de ne kadar olay var ise bir numaralı suçlusu olarak göstermişler. Ve tabi ki İntikam Tugayı suçlaması da var.
BİNLERCE ŞEHİT VE ÇİLEKEŞ ÜLKÜCÜLER İLE ŞİMDİ Kİ TENEKEDEN SÖZDE ÜLKÜCÜLER. YANİ; ÜLKÜCÜLÜKTEN GEÇİNEN KIVIRDAKLAR.
Değerli okuyucular..
Bırakın, bizim böyle ağır çileli günler geçirmemizi.. Bu uğurda 5 Bin 300 Ülkücü, Sol silahlı örgütler tarafından katledildi.
Tek suçları; türk ve Müslüman olmak, inandıkları kutsalları savunmaktı.
Şimdi menfaat uğruna ikiyüzlülükleriyle birçok çatılar altında Ülkücülük tiyatrosu oynayanlar da çoğunlukta.
Bunlar fırıldak, rüzgar gülü.. Ülkücülükten geçinen ruhsuzlar..
Bakın, bugün bu kıvırdaklardan birisinin sözde “Kara Eylül” tepki paylaşımını gördüm..
Kim mi bu?
CHP’de Ülkücülük oynayan, Ülkücülerin, Türk milliyetçilerinin oylarını araklamaya çalışan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş.
Evet. Mansur Yavaş.. Gerçekten sen bir kıvırdaksın..
Kara Eylül tepkisi paylaşımı yapıyorsun, çilekeş ve Şehit Ülkücülerin adı bile geçmiyor, organize işlerin başı İmamoğlu’na “adalet” yalakalığı mesajı vererek,
“Egemenlik; kayıtsız, şartsız milletindir” diyor ve iktidarın da darbeci olduğu imasını çok net bir şekilde ima ediyorsun.
Mansur Yavaş aynen şunları yazmış;
Halk iradesinin ve hukukun üstünlüğünün yok sayıldığı 12 Eylül 1980 darbesi, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir.
Bugün bizlere düşen görev, benzer acıların bir daha yaşanmaması için demokrasimize, özgürlüğümüze ve hukuk devletine sahip çıkmaktır.
Unutmayalım; halkın iradesi üstünde hiçbir güç yoktur”
Şimdi siz hak verin.. Bu paylaşımında Mansur Yavaş Ülkücülerimi anıyor yoksa organize işlerin başı Eko’ya adalet çağrısı mı yapıyor bu fırsatçı?
Mansur Yavaş.. Senin yardımcın Ertan Işık’ta Alparslan Türkeş’i ölüm yıldönümünde anmış ama sonra kıvırmıştı..
Artık, Ülkücüler üzerinde siyasi kumar oynamayı bırakın bre gafiller..
“ÜLKÜMÜZ; GÖKLERDE DALGALANAN SANCAK.. ALLAH’IN HUZURUNDA EĞİLİRİZ ANCAK”..
Bu Haber 13889 Defa Okunmuştur