GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Son günlerde Özgür Özel ile yazdığım yazılar üzerine beni daha önceden tanıyan birçok CHP eski milletvekilleri, il ve ilçe teşkilatları yöneticisi ve partililer beni arayarak;
“Ya Göktürk bey.. Genel Başkanımıza çok ağır şeyler yazıyorsun. Hele bu makam aracı işi tamamen iftira. Sen bu iftiralara niye alet oluyorsun” diye sitemler ettiler.
Bakın arkadaşlar.. Dün yazdım yine yazıyorum.. Aklınız var.. Düşünün.. İBB soruşturmasında rüşvetler verip, itirafçı olan suç örgütü lideri Aziz İhsan Aktaş’ın şirketine ait olan 34 AKT 500 plakalı zırhlı cipi Özgür Özel 1,5 yıldır kullanıyor..
Ne ben, ne nede bu işi görüntü ve ruhsat belgeleri ile ortaya koyan Gazeteci arkadaşımız Nuray Başaran Demir, bu aracın CHP’de kayıtlı araç olduğunu yazmadık..
“Özgür Özel’in kullanımına tahsis edilmiş” dedik..
Yani birisisinin aracını destek ve hatıra binaen kullanıyor demektir..
Artı.. Sizlere yeni bir bilgi.. Bakın, Aziz İhsan Aktaş’ın şirketine ait olan bu araç uzun zamandır Özgür Özel tarafından kullanıldığı gibi, Özgür Özel’in; Diyarbakır CHP il teşkilatını ziyaretinden (23 Ekim 2024), 2 gün önce Kıyasettin Yağan adına devredilmiş.
Kıyasettin Yağan kim? Aziz İhsan Aktaş’ın çalışanı ve İBB soruşturmasına halen firari..
Yani kendini ana muhalefet lideri olarak kamuoyuna lanse eden bir Genel Başkan kime ait zırhlı aracı kullandığını bilmiyorsa, kendisini de parti içinde tufaya getirenler var ise; biz ne yapalım arkadaş?
Ha bize medenice söyleyin.. “Kendisinin kullandığı aracın kime ait olduğundan haberi yoktur” diye.. Eyvallah..
SEVİYESİZ HAFİYE BOZUNTUSU ÖZGÜR, SEN SERT KAYAYA ÇARPTIN OĞLUM”
Değerli okuyucular..
Dedim ya.. Çocuk gibi tavırları olan, bölücü ve sokak ağızları ile propaganda yapan bir Gene Başkan Özgür Özel..
Hele, hele mitinglerde kendisini Türkiye’nin kralı zannederek, devletin savcılarına tehditler ve hakaretler yağdırıyor..
Şimdi bu zat’a geçen günü birileri dediğine göre bir ses kaydı getirmiş elline tutuşturmuşlar..
Ve demişler ki; “FETÖ borsası gibi, İBB soruşturmasında da borsa kurmuşlar. Aha bu avukat savcılarla işbirliği yapıp, bizden para istiyorlar” falan..
Yahu insan bir araştırır arkadaş.. Özgür efendi başladı medyanda hafiye narları atmaya.. “Buldum, buldum” diye..
Ve en önemlisi cahil Genel Başkan, adı geçen Avukatın adını soy adını mitingde mikrofondan tüm Türkiye’ye duyuruyor..
Evet, Özgür Efendi.. elinde çok, çok sağlam delileler olsa bile Hukuken sen o Avukatın adını, soyadını mitingde kamuoyuna deşifre edemezsin..
Hani, her gün bağırıp, sığındığın “masumiyet karinesi” var ya.. Ne oldu ona?
Ve bağırıyor.. “Sen sert kayaya çarptın oğlum. Kayıtları savcılığa ve Hakim-Savcılar Kuruluna verdim”..
Fondaş medya ne yaptı? Boncuk bulmuşlar gibi 24 saat ciyak, ciyak öttüler..
Ve aynen şöyle dediler; “CHP lideri Özgür Özel’in işaret ettiği Avukat Mehmet Yıldırım, evinde bulunamadı, yurtdışına kaçarken yakalandı” falan ..
Değerli okuyucular..
Bakın.. Adı geçen Avukat Mehmet Yıldırım, kendi izni ve rızası ile evini arattırmış..
Ve yurtdışına kaçma girişimi falanda yok..
Ayrıca ses kaydı dediklerinde ne pazarlık var, ne para geçmiyor..
Peki, bu kaydı kim gizlice almış?
İBB soruşturmasında tutuklu bulunan Yener Torunlar’ın oğlu Doğukan Torunlar..
Avukat Mehmet Yıldırım, Savcılık ifadesinde şöyle açıklık getiriyor..
“Ses kaydını Doğukan Torunlar almış olabilir.
Doğukan’ın, bunu harici bir telefonla kayıt altına aldığını düşünüyorum. Bahse konu konuşmada hatırladığım kadarıyla firarda olan Murat Gülibrahimoğlu’nun gelmesi halinde babası olan Yener Torunlar’ın tahliye olabileceğini hukuken mümkün gördüğümden bahsetmiştim”..
Değerli okuyucular..
Bakın İmamoğlu organize işler soruşturmasında 70 itirafçı var.. Evet, Özgür Özel bunları nereye koyacaksınız?
Ve Özgür Özel’in hedef gösterdiği Av. Mehmet Yıldırım’ın sadece bir müvekkili etkin pişmanlıktan yararlanmış ve aldığı ücreti vekâleti karşılığında da makbuzlar vermiş.
Av. Yıldırım, Özgür Özel’in kendisine iftira attığına da vurgu yaparak, Savcılık ifadesinde şunları söyledi;
"Bana iftira atılmaktadır. Benim avukat olduğum doğrudur. Ben hayatım boyunca kimseden mesleğim haricinde para almadım. Kimsenin ismini, adını kullanmadım. Bahsi geçen İBB dosyasında benim kesinlikle bir müdahilim yoktur.
Bu dosyaya ilk dahil oluşum 27 Nisan 2025 tarihinde Naim Erol Özgüner’in gözaltına alınması ile başlamıştır. Bahse konu dosyada benim vekâletimin olduğu kişi Naim Erol Özgüner’dir. Kendisinin bu dosyalardan önce de avukatıydım.
İBB operasyonu kapsamında kendisi alınmıştır ve tutuklanmıştır. Kendisinin suçsuz olduğuna inanıyorum. Etkin pişmanlıktan faydalanmıştır. Naim Erol Özgüner’den avukatlık ücreti olarak 2 Milyon TL + KDV aldım. Onun da faturalarını ve makbuzlarını kestim.
Fatih Keleş’in şirketlerinin mali müşaviri olduğunu söyleyen Cem Çelik'i savcıya götürdüm.
Cem Çelik, günün birinde yanıma geldi. Hakkında yakalama kararı olduğunu duyduğunu, kendisinin de avukatı olmamı istedi. Kendisine hukuki yardımda bulunabileceğimi, ancak İBB dosyası kapsamında konumunu bilmediğimi ve eylemlerle hangi şekilde bağlantılı olduğunu anlatmasını istedim.
Kendisinin Murat Gülibrahimoğlu ve Fatih Keleş’in şirketlerinin mali müşaviri olduğunu, Fatih Keleş’e devredilecek şirketlerin ve 125 milyon TL para transferini içeren dekontlarını sunabileceğini söyledi.
Ben de İstanbul Adliyesi’ne gelerek ilgili dosya savcısına makamında Cem Çelik’in bana anlattıklarını vekâlet ilişkisi içerisinde, hukuki çerçevede anlattım. İlgili dosya savcısı bir gün belirledi. Ben de belirlediği günde Cem Çelik’i getirdim, ilgili dekontları dosyasına sundum.
Birkaç ay sonra eksik ve yanıltıcı bilgiler beyan ettiği için tutuklandı. Cem Çelik, Murat Gülibrahimoğlu’nun mali müşaviri olması hasebiyle Yağmur, Adem, Volkan, Yener isimli şahısları beyan vermek üzere getirdi. Ben bu süreçlerde ilgili dosya savcısı ile mecburen makamda görüşmek zorundaydım.
Cem Çelik’ten tüm bu hukuki işlemler için avukatlık vekalet ücreti kapsamında 150 bin ABD Doları para aldım. Ayrıca Yener’den bir lira para talep etmedim, gidip görüşmüşlüğüm yoktur.
Zaten cezaevine girişler kayıtlar altına alınmaktadır. Basında bahsedilen 70’ten fazla etkin pişmanlıkta bulunan kişi vardır. Ben yukarıda bahsettiğim kişiler haricinde kimseyle görüşmedim. Kimsenin avukatlığını yapmadım. Kimsenin ailesi ile görüşmedim. Para karşılığı kimseye böyle bir vaat vermedim.
Benim mesleğim gereği müvekkillerimin menfaatini korumak amacıyla hakimler ve savcılarla makamlarında hukuki çerçevede müvekkillerimin hukuki durumunu görüşmem zorunludur.
Meslek hayatım boyunca benim hiçbir savcı ile dışarıda görüşmem olmamıştır. Soruşturma savcılarından bir talimat almam mümkün dahi değildir."
Yani Değerli okuyucular..
Her şey hukuki ve öyle ballandıra, ballandıra anlatıldığı gibi “İBB Borsası” falan da kurulmamış..
Zaten, bu yönde kuvvetli deliller olsa idi kamuoyuna intikal ettirilmiş ve bizzat Adalet bakanının bilgisi dahilinde olan bir dosyada hiçbir hakim ve savcı, hiçbir suçluyu asla kayıramaz ve serbest bırakamaz..
Ve görüldü ki hepsi sadece kuru ifade.. Sorgu hâkimliği ne yaptı? Av. Mehmet Yıldırım ve şoförünü ev hapsiyle serbest bıraktı..
Yani, Özgür efendi ve boncuk bulmuş gibi naralar atan fondaş medyanın alayı şapa oturmuş oldu..
Değerli okuyucular.. Rezalete ve haysiyetsizliğe bakın..
Kendileri kamuoyuna naralarla konuyu aktarıyorlar, Avukat gözaltına alınca “hafiyecilik” naraları atıyorlar ama Avukat Mehmet Yıldırım’ı serbest bıraktıran ifadesini bu Eko yalakaları fondaş medya haberlerinde yazmıyorlar.
Niye? Gördüler ki şapa oturdular..
Bakın… Özgür Özel bu serbest bırakılma olayına da bir çamurlar bulur ve meydanlardan sallar.. Adamın işi ve propaganda yöntemi bu..
Bu Haber 77062 Defa Okunmuştur