ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek; İstanbul- Sazlıdere Barajı etrafında ki tarım arazisine 24 Bin 874 konut yapma projesine ve Fener Rum Kilisesinin 10 Mayıs 2025 günü İznik’te düzenlemeyi planladığı ekümenik etkinliğine sert tepkiler göstererek;
“Bu ihanetlere seyirci kalmayacağız, izin vermeyeceğiz” dedi.
ZEYBEK : “TOKİ’nin SAZLIDERE BARAJINA ÇÖKME PROJESİ; TARIM ARAZİLERİNİ İSTİLA PROJESİDİR”
TOKİ’nin; Sazlıdere etrafında ki tarım arazilerine iki aşamada 24.874 konut yapmayı hedeflediği, yatırım tutarının da 65 milyar TL. olacağı ve yeni nüfusa da 51.000 kişinin katılacağına işaret eden ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek;
“Bu bir inşaat değil, bir istila. Bu projede kullanılacak alanların çoğu tapuda "tarla" ve "ham toprak" olarak geçiyor. Peki, bu insanlar nereye gelecek?
Tarım arazisine, su kenarına, doğal yaşamın kalbine. Yani, İstanbul daha fazla nefessiz kalacak” uyarısında bulundu.
Genel Başkan Zeybek yaptığı yazılı açıklamasında; bunun bir TOKİ projesi olmadığına ve Kanal İstanbul’un taşeron ayağı olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti;
“Bu alan, aynı zamanda Kanal İstanbul’un rezerv yapı alanı. Yani bu sadece bir TOKİ projesi değil, Kanal İstanbul’un “taşeron ayağıdır.” İstanbul’u parça parça satmanın ilk adımıdır.”
Sazlıdere Barajı çevresinde 25 bin konutluk devasa bir TOKİ projesi başlatıldı. Peki, bu ne anlama geliyor?
İstanbul’un suyu, toprağı ve geleceği rant uğruna geri dönüşü olmayan şekilde feda ediliyor.
Milletimizin bunu bilmeye hakkı var.
Anlatıyoruz; İstanbul’un içme suyu kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı, sessizce içme suyu havzası statüsünden çıkarıldı. Yani ‘bu bölgede artık imar yapılabilir’ denildi.
Suyu yok sayarsan, hayatı yok sayarsın. Bu sadece bir imar meselesi değil; gelecek meselesidir.
TOKİ iki aşamada, toplam 24.874 konut yapacak. Yatırım tutarı: 65 milyar TL. Yeni nüfus: 51.000 kişi.
Ama bu insanlar nereye gelecek?
Tarım arazisine, su kenarına, doğal yaşamın kalbine.
Bu bir inşaat değil, bir istila.
Bu projede kullanılacak alanların çoğu tapuda "tarla" ve "ham toprak" olarak geçiyor.
Üstelik Çevre Düzeni Planı’nda “Tarımsal Niteliği Korunacak Alan” olarak işaretlenmiş.
Peki, ne oldu?
Bir gece ansızın planlar değişti, toprak ranta çevrildi.
1.2 milyar metreküp hafriyat çıkarılacak.
Toz, parti kül, kamyon trafiği, hava kirliliği, ekolojik yıkım…
Flora-fauna, yer altı su dengesi bozulacak.
İstanbul daha fazla nefessiz kalacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, projeye dava açtı.
Yargı süreci devam ederken, ÇED işlemleri jet hızıyla başlatıldı. Ne halk dinlendi, ne hukuk. Bu nasıl bir aceledir? Yoksa... Birilerine sözler mi verildi?
Bu alan; aynı zamanda Kanal İstanbul’un rezerv yapı alanı.
Yani bu sadece bir TOKİ projesi değil, Kanal İstanbul’un “taşeron ayağıdır.” İstanbul’u parça parça satmanın ilk adımıdır.
Bu topraklar dedelerimizin alın teriyle, bu sular torunlarımızın susuz kalmasın diye korundu.
Şimdi üç beş ihale, beş on müteahhit için geleceğimiz heba ediliyor.
Buna izin veremeyewceğiz..”
“ATATÜRK’ÜN DİK DURUŞU BİZİM YOL GÖSTERİCİMİZDİR. İZNİK’TE YAPILACAK EKÜMENİK ŞOVU; ASLINDA CUMHURYİETİMİZE YAPILAN BİR SALDIRDIR”
İstanbul’daki Fener Rum Kilisesi’nin, İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümünü kullanarak İznik’te düzenlemek istediği “ekümenik” nitelikli etkinliğin, sadece bir dinî anma değil, aynı zamanda siyasî amaçlar taşıyan bir tertip olduğuna dikkat çeken ATA Parti genel Başkanı Zeybek;
Ekümenik etkinliğinin yapılacağı 10 Mayıs 2025 günü saat 14:00’te İznik’te olacaklarını, sadece bir katılım değil, bir millet bilinci, bir egemenlik nöbetinde olacaklarına vurgu yaparak, tepkilerini şöyle sürdürdü;
“Bu tuzak, 1925 yılında da sahneye konmak istenmiştir. Ancak o gün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk milletinin bağımsızlığı ve egemenliği konusundaki sarsılmaz tutumu karşısında geri adım atılmıştır.
Bugün de aynı kararlılığa, aynı bilince ve aynı devlet aklına gereklilik vardır.
Biz bu sorunu, Hristiyanlık tarihine düşmanlık ya da bir inanç anmasını engelleme olarak görmüyoruz. Sorun şudur: Bir yabancı kilisenin, bu topraklarda siyasal bir statü elde etme çabası, milletimizin tutumuna ve Cumhuriyetimizin temellerine yapılmış açık bir saldırısıdır.
Unutulmamalıdır ki, Türk milleti egemenliğini ne saraya ne kiliseye ne de dış merkezlere devretmiştir. Bu vatan, bin yıllık bir devlet aklının, bir milletin kanıyla ve tutumuyla yoğrulmuş kutsal yurdudur.
Bu tür siyasi oyunlara sessiz kalmak, ulus bilinciyle bağdaşmayacak bir aymazlıktır.
ATA Parti olarak, milletimizin her bir bireyini bu tertibe karşı demokratik, bilinçli ve onurlu bir duruşa çağırıyoruz. Bu bir partinin değil, Türk milletinin meselesidir.
10 Mayıs 2025 günü saat 14:00’te İznik’te olmak, sadece bir katılım değil, bir millet bilinci, bir egemenlik nöbetidir.
Milletimiz böyle bilmelidir”
Bu Haber 15126 Defa Okunmuştur