http://www.haber2000.com
https://www.facebook.com/osmantopal.tr
» GERÇEK ÜLKÜCÜLERE "OSMANLICA" HAKARET EDEN, BALGAT'TA Kİ ÇAKALLAR

GERÇEK ÜLKÜCÜLERE "OSMANLICA" HAKARET EDEN, BALGAT'TA Kİ ÇAKALLAR

Dikkatimi çeken bizlere hakaret ederken de bakıyorum Osmanlıca kelimeler kullanıyorlar! Güya okuyanlar da bu dangalakları geniş kültürlü birileri sanacak... Halbuki isimlerinin önlerine Dr., Prf., Av. gibi emareler koysalar da bunların ne kadar cahil olduklarını cümle cihan öğrendi.
Paylas
GERÇEK ÜLKÜCÜLERE
Siyaset - 17 Eylül 2017, Pazar 12:00:52
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

OZAN ARİF yazdı 

 

www.haber2000.com 

 

HELÂ TAŞLARI!..

 

Utanmadan televizyona çıkıp konuşuyor, yalan söylüyor ve bize veya bizim gibilere hakaret edebiliyorlar!

 

Her ne kadar yeni parti kurma çabasında görünenlere diyormuş gibi konuşsalar da, benim gibi inatla üç hilalin gölgesinden ayrılmayan ve ayrılmaya da hiç niyeti olmayan, ama kendilerini de hiç tasvip etmeyen, yanlışlarını suratlarına şamar gibi patlatanlara da verip veriştiriyorlar!..

 

Esasın da MHP'yi öyle kötü yönetiyorlar ki,

Ne yeni parti kurmaya kalkanlara ne de benim gibilere tek kelime diyecek yüzleri olmaması lazım bunların...

 

Kendilerine karşı olanları MHP karşıtı gibi göstererek muhaliflerin gayesini çarpıtma çakallığına bile giriyorlar...

 

Dikkatimi çeken bizlere hakaret ederken de bakıyorum Osmanlıca kelimeler kullanıyorlar!

 

Güya okuyanlar da bu dangalakları geniş kültürlü birileri sanacak...

Halbuki isimlerinin önlerine Dr., Prf., Av. gibi emareler koysalar da bunların ne kadar cahil olduklarını cümle cihan öğrendi.

 

Hatırlayın!

 

Dün ülkücülere içlerinden birisi “piç„ manasına gelen “nesebi gayri sahih„ deyimini kullanırken, dün akşam da biri çıkmış, yine ülkücülere “merdut„ lar diyerek hakaret ediyor!

 

Yani kendilerini herhalde “makbuller„den sayıyorlar ki,

Bize ve bizim gibilere “ reddedilmiş, kovulmuş, atılmış..„ vs anlamına gelen “merdutlar„ kelimesini kullanıyorlar!..

 

Milyonlarca ülkücünün olduğu gibi (bir nebze de olsa) benim de emeğimin üstünde oturup bana bile “sözde Ozan„ yazdığım destanlara “sözde şiir„ diyebilecek kadar alçaklaşabiliyorlar!..

 

Kim bunlar?

 

Kim olacak tezekten terazinin dirhemleri!

Özelliklerini saysam iğrenirsiniz!

 

Gündüz masasında otururken memleket meselelerini değil, akşam olunca kuracakları işret sofralarını düşünen ayyaş takımı!

 

Ülkücülerin; daha doğrusu Yüce Türk Milleti‘nin gönlünü kazanma yerine, siyasi erke yalakalık yaparak koltuk koruyan veya ihale koparıp haram kazanmayı düşleyen haramzadeler!..

Rahmetli Başbuğ‘umun dediği gibi;

Helâ taşları bunlar, helâ!...

Görüntünün olası içeriği: bitki ve açık hava

Biliyorum bazıları şimdi “bu helâ taşı da ne oluyor, Ozan Arif bu kavramı neden kullandı acaba?„ diye düşünmeye başlamıştır bile...

 

Çünkü nedense onların yaptığı hakaretleri görmeyip ama benim şerefsizlere “şerefsiz„ dememi bana çok gören hatta beni özür dilemeye davet eden sivri akıllılar bile var...

 

Ancak ben yine de sivri akıllılar gibi düşünmeyen samimi yürekler için de olsa “helâ taşları„ kavramına bir açıklık getireyim...

 

Bu kavramı Başbuğumuzla yaptığımız bir ikili sohbette, ondan duymuştum!

 

Başbuğ‘umuz 4 sene 7 ay yattıktan sonra dışarı çıkmıştı...

Ona içeride kesin ölecek gözüyle bakanlardan, yani tekrar dışarı çıkmasını ve hareketi toparlamasını çekemeyenlerden bazıları, hesapları tutmayınca Onun hakkında akla, hayale sığmayacak tezviratlar yapmaya başlamışlardı!..

 

Ama güneşi balçıkla sıvayamıyorlardı...

 

Attıkları çamurlar hep kendilerine dönüyordu!

 

Şahsını kirletmeyi beceremeyenler bu sefer Başbuğ'umuzun etrafında bulunan insanlara çamur atıyorlardı...

 

İşte ben bu etrafındaki dedi-kodusu yapılan insanları sordum bir keresinde...

 

İsim-misim vermeden lisan-ı münasiple dedim ki;

 

“Başbuğ‘um etrafınızda bulunan, çok yakınınızdaymış gibi görünen iş adamı, gazeteci, siyasetçi vs. gibi tiplerle ilgili tezviratlar var?,

Bunlardan haberdar mısınız acaba?„

 

Evet, evet işte aynen böyle sordum.

 

Beni sorduğuma, soracağıma pişman eden o ders niteliğinde ki cevabını hiç unutmuyorum!..

 

Ölene kadar unutmam da mümkün değil.

 

Hiç kızmadan, gayet mülayim, hoş bir ses tonu ile demişti ki;

 

“Oğlum Arif, evet hepsini biliyorum...

Bu tezviratı yapanları da biliyorum, yaptıranları da biliyorum...

Bunlar dışımızdan yapıldığı kadar içimizden de yapılıyor onun da farkındayım.

Ama madem sordun şimdi dinle..„ dedi ve devam etti...

 

“ Bak evladım;

Farz et ki biz bir Cami yapıyoruz.

Bu caminin temeline de, duvarına da, minaresine de, kubbesine de, hutbesine de, minberine de, şadırvanına da hatta helasına da taş lazım oğlum...

 

Dolayısıyla Arif, bizim hiç bir taşı ziyan etme, kaldırıp atma gibi bir lüksümüz olamaz...

Yeniden toparlanmaya başladığımız şu dönemde hiç bir taşı ziyan edecek durumda değiliz.

 

Ama sen ve senin gibi arkadaşlar bize şunu diyorsa;

“Efendim helâ taşlarını, hak etmediği yerlerde kullanıyorsunuz veya kubbe taşını hiç konulmaması gereken yere koyuyorsunuz” diyorlarsa bunu tabi ki gelin söyleyin...

 

Bunu hep beraber inceleriz iddiaların haklılığına veya haksızlığına bakarız, ona göre karar veririz...

 

Bizi bu konuda uyaranlara da haklılarsa teşekkür ederiz.

Ama en kötü taşa bile kıymamız, onu kaldırıp atmamız bizden istenmemeli öyle değil mi evladım? „ dedi...

 

Yukarda dediğim gibi sorduğuma soracağıma pişman olmuştum ama dersimi de almıştım!

 

Ancak “haklısınız Efendim..„ diyebilmiştim...

 

Ama mahcubiyetimi anlamış olsa gerek ki bana bu tür hususlara dikkat ettiğim için teşekkür edip hiç olmazsa biraz rahatlamamı sağlamıştı...

 

Herhalde şimdi bir mucize olup ta Rahmetli Başbuğ'umuz bu halimizi veya bu başımızdakileri görse, bırakın helâ taşı olmayı bu "bela taşları"nı tepenize nasıl çıkardınız diye hepimizden hesap sorardı...

 

Şimdi düşünüyorum da, birilerine helâ taşı göndermesi yapmakla helâ taşlarına bile haksızlık mı yapıyoruz acaba?

 

Çünkü helâ taşı dahi olsa, hiç bir helâ taşı sanmıyorum ki, içi necasetle bile değil, necasetten daha pis rüşvetle dolu olan ve kolunda 7-8 yüz bin liralık saat taşıyan rüşvet çukuruna sahip çıkmazdı herhalde!..

 

Allah‘ım ne günahımız vardı ki;

Bu helâ veya bu bela taşlarını başımıza musallat ettin?

Ve siz!..

Bu helâ taşlarını tepemizde ki kubbeye yerleştirenler bunları daha ne kadar tepemizde tutacaksınız? 


Bu Haber 797966 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir