GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Dün yine;
CHP; ARTIK, “ATATÜRK’ün PARTİSİ” DEĞİL, “EKREM’in PARTİSİ” OLMUŞTUR. BÖLÜCÜ AĞIZLI, GAFİL ÖZGÜR ve EKİBİ, “KÜRT RAPORU” HAZIRLAMAK İÇİN SAHAYA İNİYOR. SAVCILAR GÖREVE..- Haber 2000 https://www.haber2000.com/chp-artik-ataturkun-partisi-degil-ekremin-partisi-olmustur-bolucu-agizli-gafil-ozgur-ve-ekibi-kurt-raporu-hazirlamak-icin-sahaya-iniyor-savcilar-goreve--24209.html @adalet_bakanlik @ankaracbs @mehmetucum @eczozgurozel @herkesicinCHP
Başlıklı Özgür Özel ve şuan ki CHP ile bir yazı yazmıştım.. Daha doğrusu günlerdir yazıyorum.. Okumayanlar, okuyabilir..
Yazdıklarımı; Özgür Özel her yaptığı mitingde ve her konuşmalarında yüzde yüz çok net bir şekilde ispat ediyor..
Evet Değerli okuyucular..
Bırakın Türkiye’yi, dünya siyasetinde böyle bir akıl fukaraları ve cambazlık görülmedi.
Evet.. Şuan ilkokul 5. Sınıfta okuyan bir öğrenciye “CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu” deyin, inanın çocuk size kahkahalarla güler..
Üniversite diploması tamamen iptal edildi.. Savcıya hakaretten 2 yıldan fazla hapis cezası aldı.. Ve rüşvetten, organize işlerden birçok davası ve tabi ki yine devletin Savcılarına hakaret ve tehditten davları var..
Yani, Ekrem; usta çekirge gibi durmadan zıplasa kurtuluşu yok..
Ve genel seçiminin yapılacağı konusunda da nokta kadar bir ışık bile yok..
Şimdi böyle bir Hukuki ve siyasi olumsuzlukları bulunan Ekrem İmamoğlu’na hala “CHP’nin cumhurbaşkanı adayı” diyorlar ve gülünç icraata bakın..
Ve cehaletle “Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu” diye durmadan slogan atıyorlar..
Özgür Özel ve avenesi dün Ankara’da Ekrem İmamoğlu’na “Cumhurbaşkanı adayı seçim ofisi” açtılar ve bütün şehirlerde de açacaklar..
Şimdi çok dikkat ediniz ve sakın kimseler bana laf cambazlıkları ile edebiyatlar sergilemesin..
İlk seçim ofisi; Eko’nun Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği İstanbul’da değil de, Mansur Yavaş’ın Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu Ankara’da açıldı..
Mansur Yavaş.. Çok net bir şekilde cumhurbaşkanı adayı olacak ama hangi mahalleden belli değil..
Mansur Yavaş, dün otobüse çıkıp, davalarla ilgili birkaç Hukuki şeyler salladı ve konuşması bittikten sonra da ortadan kayboldu..
Dikkat edin.. Mansur Yavaş.. Özgür Özel ve CHP ekibinin konuşma yaptığı otobüsün üzerinde yer almadı..
Eee adam haklı.. Özgür Efendi otobüsün üzerinde durmadan bağırıyor.. “Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu”..
Mansur başkan bu naraların atıldığı otobüsün üzerinde nasıl dursun?
Değerli okuyucular..
Bu bölücü ağızlı Özgür efendi dün ki açılışta yine ahlak sınırlarını aşarak hakaretler, tehditler savurdu..
Şunu da yazayım arada.. Aslında bu seçim ofisleri kendisinin adaylığı için açıldı, bu mitinglerde kendi seçim propagandaları için yapılıyor.. Çok yakın zamanlarda göreceğiz.. Tabi, Özgür’de; Silivri’ye gitmez ise….!
Şimdi bu cahil zat, dün ki açılışta Filistin konusuna da değinip, Deniz Gezmiş’in Filistin’de “sözde” mücadelesinden bahsedip, MİT eski Başkanı ve şuan ki Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’a saldırarak, aklı sıra küçümseyip, hakaret ederek;
“Pabucumun atanmışı” dedi..
“Cahil” diyorum.. Dünya edebi literatürlerinde böyle bir deyim yok.. Adam ne dediğini dahi bilmiyor..
Böyle bir deyim var diyorsan Özgür Efendi, o zaman ben de sana;
“Pabucumun, şaibeli atanmış Genel Başkanı” diyorum..
Tam da sana uydu… Çünkü, şuan şaibeli şekilde seçilmenden dolayı yargılanıyorsun..
DENİZ GEZMİŞ Mİ? FİLİSTİN MÜCADELESİ Mİ? DURUŞUNUZ MU? HADİ ORADAN SAHTEKAR KIVIRDAKLAR.. ŞİMDİ MASKENİZİ DÜŞÜRÜYORUM..
Değerli okuyucular..
Bakın yıllardır “Deniz Gezmiş ve Filistin’de mücadelesi” masalı anlatıp duruluyor..
Külliyen yalan..
Bakın, ben de 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesinde Ülkücü Hareket saflarında önemli görevler üstlendim ve Ankara Bahçelievler Ülkücü gençlik Derneği davasından yargılandım, haftalarca işkenceler gördüm,tutuklandım.. Ankara dışı sürgünde tabi tutuldum..
Tabi siyasi polisler beni cami de namaz kılarken alıp götürmedi.. O zamanlarda ağır savaş teknikleri vardı..
Tüm Sol örgütler Ülkücülere karşı birleşmişlerdi.. Bizlerden hem sayısal hem de silah konusunda çok güçlü idiler..
Çok net.. Açık bir savaşta idik.. Sol örgütler tarafından Kars’ta ve Ankara’da çok ağır saldırılara maruz kaldım..
Ee tabi ben de kendi ve arkadaşlarımın güvenliğini korumak zorunda idim.. Anıttepe ve Maltepe civarında, yani bizim 100 metre ötemizde hücre evleri oluşturmuşlardı..
Bunlardan 14 hücre evini tek başıma basıp, bunları o bölgeden kovdum..
Bunlardan tabi ki yargılandım…
Şimdi bu ağır soğuk savaş mücadele ortamında Deniz Gezmiş’i bildim ama hiç tanımadım.. Yani, karşı- karşıya gelmedik..
Fakat Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını çok net bir şekilde iyi bilirim..
Benim bu dönemim öncesinde zaten Türkiye’den kaçmışlardı..
Nereye? Filistin’e… Filistin davasının en büyük hırsızı Yaser Arafat’ın yanına..
Şimdi size yıllardır Türk milletine yutturulan “Deniz Gezmiş’in Filistin” masalını deşifre edeceğim..
Deniz Gezmiş ve arkadaşları Marksist- Leninist örgütleri yöneten kişilerdi.. Ve bunlar çok net bir şekilde Moskova- KGB’nin işbirlikçileri idi..
Evet.. O dönemlerde ABD ve Rusya, kiraladıkları yerli işbirlikçi hainleri vasıtası ile Türkiye üzerinde tahakküm kurma yarışında idiler..
Bakın, bütün Sol örgütler; “Kahrolsun Amerika emperyalizmi” diye durmadan bağırıp, edebiyat yaparlardı ama ne Rusya, ne Moskova, ne de KGB ile ilgili tek bir karşı kelime dahi etmezlerdi, edemezlerdi..
Ülkücüler ne diyordu? “Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin.. Her şey Türkiye ve Türklük için”..
Eee o zamanlar Çinçiler, yani Maocular da vardı.. Bunları yöneten de Doğru Perinçek ve gazetesi Aydınlıktı.. Hepimizi Sol örgütlere hedef göstermekte idiler..
Bakın Değerli okuyucular..
Tabi o zaman sinema dünyası da bu ideolojik mücadelede yerini almıştı.. Tam hatırlamıyorum.. 1990 yıllarında..
Rahmetli Tanju Korel ile (Bergüzar Korel’in babası) Ankara’da bu siyasi konularda sohbet ediyoruz..
Bana, unutamadığım tarihi bir ifade söyledi..
Dedi ki; “Cafer kardeşim.. (Benim nüfus adım Cafer Uğurlu).. Bu gün ‘kahrolsun Amerika’ diye bağıranlara bakın.. Hepsi Amerika kotları giyip, Amerikan sigaraları içiyorlar, ağızları Amerikan viskileri kokuyor”..
Ve Sol örgütlerin bu sahtekârlıkları rahmetli Tanju Korel’in dediği gibi aynen yıllarca devam etti, halende devam ediyor..
Şimdi Deniz Gezmiş ve arkadaşları o dönemlerde banka soygunundan ve bazı eylemlerinden dolayı aranıyorlar..
Bunlar Ülkücülere karşı silahlı eğitim kampları kurmaya karar veririler.. Yani, dağlarda..
Bunlar ilk olarak Bolu Elmalı dağlarına giderler.. Bakarlar ki orada Ülkücüler çok, orada barınamayacaklarını anlarlar ve oradan tüyerler..
Bu ekip sonra İstanbul- Elmadağ’da bir alan tespit ederler, orada da eğitim kampı kurmayacaklarını anlayınca bu kez sahte pasaportlar uydurup, Suriye’ye kaçarlar..
Niye Suriye’ye gidiyorlar?.. O zaman Türkiye düşmanı teröristler o bölgede barındırılıyor ve eğitim yapıyorlar, faaliyet gösteriyorlar.
Ve Deniz Gezmiş ile 2 arkadaşı Suriye’de yakalanırlar..
“Nereye gidiyorsunuz?” diye soruyorlar.. Bunlar da Kurnazca “Filistin’e destek için savaşmaya”..
Tabi bunları bırakıyorlar ve Filistin’e geçmelerini sağlıyorlar..
Tabi “Marksist- Leninist” ideoloji ile kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü Yaser Arafat’a sığınıyorlar..
Kendisi ve ailesi milyarlarca dolarların keyfini sürdüren Yaser Arafat’ın canına minnet.. Kullanacağı elemanlar gelmiş..
Yalnız burada çok önemli bir nokta var..
Deniz Gezmiş, Türkiye’den kaçarken Mahir Çayan ve Hüseyin İnan bazı bahaneler uydurup, bunlarla gitmiyorlar..
Peki, Deniz Gezmiş ve yanında ki arkadaşları Filistin’de ne yapıyorlardı?
Yaser Arafat bunlara bir harabe alan ı vermiş, bunlar da burada sığıntı gibi, daha doğrusu gibi Yaser Arafat’ın fedaileri gibi bekliyorlardı..
İsrail tarafından herhangi bir saldırı olursa, onlarda elleri mahkum karşı koyacaklardı..
Hatta Yaser Arafat, Deniz Gezmiş’e de bir uzi silah hediye etmiş..
Şimdi uzun yıllardır diyorlar ki; “CHP’nin, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarımızın Filistin mücadelesi bilinmektedir. Duruşumuz bellidir” falan..
Külliyen yalan ve masal.. Duruşunuz mu? Ulan alayınız kıvırdaklar sürüsüsünüz..
Çıkın açıklayın.. Deniz Gezmiş ve arkadaşları Filistin’de Yaser Arafat’ın fedaisi olmaktan öte ne yapmışlardır?
Yiğitseniz, çıkın anlatın ulan sahtekarlar..
Değerli okuyucular..
“Duruş” diyorlar..
Bunların alayı kıvırdak ve sahtekar..
Bakın dedim ya ben de çok ağır örgütsel mücadeleler verdim.. Gençliğim aranmaklar la ve cezaevinde geçti..
Şimdi düşünün… Bir siyasetçi çıkıp rahmetli Abdullah Çatlı’ya veya Dursun Önkuzu’ya, Gün Sazak’a ağır hakaretler edecek, sonra benim siyasi aksiyonum olan partim bu adamı getirip Belediye Başkanı adayı yapacak ve ben de gidip bu zat’a oy verip, peşinden methiyeler dizeceğim..
İşte bunun adı kahpeliktir, fahişeliktir, alçaklıktır.. NOKTA..
Eee CHP ne yaptı? Deniz Gezmiş’e, Mahir Çayan’a, Hüseyin İnan’a, Ulaş Bardakçı’ya en ağır hakaretleri eden siyasetçiyi, kısa zaman sonra getirip Ankara’da Belediye Başkanı yaptılar mı?
Yaptılar…
Sonra; her 6 Mayıslarda ne yaptılar bu sahtekâr ikiyüzlü Solcu takımı?
Deniz Gezmiş’in mezarının başına gidip, “Kardeş.. Davan, davamızdır.. Kavgan kavgamızdır. Raht uyu” falan mezarlık edebiyatlarını ikiyüzlülükle sallıyorlar mı?
Sallıyorlar..
Şimdi.. Özgür Efendi.. Sen çıkmış hangi duruştan bahsediyorsun kıvırdak?
Hadi, yiğitseniz cevap verin veya mahkemelerde hesaplaşalım..
Bu Haber 14088 Defa Okunmuştur