http://www.haber2000.com
» YUSUF ÖZDEMİR : GÜNÜ KURTARMAK İÇİN SENDİKACILIK YAPMAYACAĞIZ. SENDİKACILIĞIN OLMAZSA- OLMAZI HAK ve ADALET, HUKUKTUR'

YUSUF ÖZDEMİR : GÜNÜ KURTARMAK İÇİN SENDİKACILIK YAPMAYACAĞIZ. SENDİKACILIĞIN OLMAZSA- OLMAZI HAK ve ADALET, HUKUKTUR'

Günü kurtarmak adına sendikacılık yapmayacağız. Yalan söylemeyeceğiz. Sadece üyelerimizin değil, bizi takip eden, bize inanan, bize güvenen, ancak çeşitli nedenlerle başka sendikalara üye olmak zorunda kalan diyanet personelinin yanında olacağız. Onların hakkını koruma ve kollama noktasında hassas olacağız. Kurullarımız bu tür mağduriyetleri takip edecek.
Paylas
YUSUF ÖZDEMİR : GÜNÜ KURTARMAK İÇİN SENDİKACILIK YAPMAYACAĞIZ. SENDİKACILIĞIN OLMAZSA- OLMAZI HAK ve ADALET, HUKUKTUR'
Ekonomi - 09 Aralık 2015, Çarşamba 17:27:51
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ÇELEBİ ÖZTÜRK

www.haber2000.com

 

Din-Bir-Sen’in 28-29 Kasım 2015 tarihlerinde yapılan 2. Olağanüstü kongresinde Genel Başkan seçilen Yusuf Özdemir ile araştırmacı yazar Çelebi Öztürk konuştu.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Din-Bir-Sen Genel Başkanı seçilmeniz nedeniyle öncelikle kutluyorum. Hayırlı olmasını temenni ediyorum. Söyleşimize sizi tanıyarak başlayalım: Yusuf Özdemir kimdir?

 

GENEL BAŞKAN: 1971 yılında Samsun’un Terme ilçesinde doğdum. İlkokulu Samsun’un Salıpazarı İlçesi Kuşcuğaz Köyünde, Orta ve Liseyi Terme İmam Hatip Lisesinde okudum. 1993 yılında Terme Dibekli Köyünde İmam-Hatip olarak göreve başladım. 2008 yılında kendi köyüm olan Kuşcuğaz’da şimdi mahalle oldu, görevime devam ettim.

 

İmam Hatip Lisesinde öğrenci iken Milli Gençlik Vakfı Gençlik Kolları Başkanlığı ve bu vakfın ilçe yönetiminde görev aldım. Öğrencilik yıllarımdan itibaren teşkilatçılık çalışmalarının içinde yeraldım. Çeşitli dernek çalışmalarının içinde yer alarak tecrübe kazandım.

 

Din-Bir-Sen Samsun Şube Başkan Yardımcılığı, Din-Bir-Sen Salıpazarı İlçe Başkanlığı, Yavuz Selim Vakfı Salıpazarı İlçe Başkanlığı, İmam Hatip Lisesi Yaptırma ve Yaşatma Dernek Başkanlığı, Salıpazarı Turizm ve Tanıtım Derneğinin Sosyal İşler Sekreterliği, Semerkant Temsilciliği gibi görevlerde bulundum.  Evli ve dört çocuk babasıyım.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Samsun, Din-Bir-Sen Salıpazarı İlçe Başkanlığından Genel Başkanlığa giden başarı öyküsünü anlatır mısınız?

 

GENEL BAŞKAN: Biraz önce belirttiğim gibi öğrencilik yıllarımdan itibaren teşkilatçılık çalışmalarının içinde yer aldım. Tecrübe kazandım. Görev bilinci, sorumluluk duygusu, üyesi olduğum grupların misyonunu anlamış olmam, bu grupların oluşturduğu kuruluşların vizyonunu iyi temsil etmem, insani ilişkilerimdeki seviye ve tutarlılık bana kendime güvenmeyi sağladı. Bilgi ve görgümü artırdı. Ayrıca üyesi olduğum sendikanın temsili noktasında gösterdiğim başarı ve arkadaşlarımızla aramdaki iyi ilişkiler neticesinde şahsıma karşı bir teveccüh oluştu. Nitekim olağanüstü kongre gündeme geldiğinde pek çok il Başkanlarıyla Ankara’da toplantı yaparak durum değerlendirmesi yaptık. Bu toplantıda şahsımın Genel Başkan adayı olması yönünde karar alındı. Bu karar neticesinde adaylığımızı açıkladık. Cenabı Allah (c.c) bize bu onurlu görevi nasip etti.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sendikacılığın olmazsa olmazı hak, hukuk, adalet kavramlarıdır. Bütün sendikalar bu kavramlara sahip çıkıyor. Sizin bu kavramlara bakış açınızı öğrenmek istiyorum.

 

GENEL BAŞKAN: Bu kavramlar bir topluluğun, grubun, hatta bir milletin gelişmesini, büyümesini ve kalkınmasını sağlayan, iç çatışmaları önleyen, insanların mutlu, huzurlu, güvende olmasını sağlayan kavramlardır.Bu itibarla bu kavramları önemsiyoruz.Ancak biz bu kavramların popilist söylenmesinden yana değiliz. Topluma şirin gözükmek, insanları kandırmak amacıyla popilist yaklaşımlar içinde olmayacağız. Bu düşünce ve bakış çerçevesinden konuyu ele aldığımız zaman diyoruz ki, madem hak, hukuk, adalet kavramlarına sahip çıkıyoruz.

 

Madem bu kavramlarla üyelerimizin karşısına çıkıyoruz, o halde bu kavramları önce sendikamızda uygulayarak samimiyetimizi göstermek zorundayız. İl ve İlçe Başkanlarımıza, temsilcilerimize ve sendikada çalışanlarımıza adil olmak zorundayız. Adaletli davranmak zorundayız.

 

Bu itibarla günü kurtarmak adına sendikacılık yapmayacağız. Yalan söylemeyeceğiz. Sadece üyelerimizin değil, bizi takip eden, bize inanan, bize güvenen, ancak çeşitli nedenlerle başka sendikalara üye olmak zorunda kalan diyanet personelinin yanında olacağız. Onların hakkını koruma ve kollama noktasında hassas olacağız. Kurullarımız bu tür mağduriyetleri takip edecek.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Adil ve adaletli olmak dediniz. Zaten dinen de olması gereken hüküm bu değil mi?

 

GENEL BAŞKAN: Evet, öyle. Bizler, yani diyanet teşkilatına mensup olan her makam ve görevdeki insanlar, Allah(c.c)’ın hükümlerini göz ardı edemeyiz. Bizler, minberde cemaatimize doğruluktan, dürüstlükten söz ederken, toplumun yadırgadığı, ahlaken ve dinen tasvip edilmesi mümkün olmayan davranışlarda bulunursak o zaman yalnız kendimize değil, dine de zarar vermiş oluruz.Din görevlileri olarak bizler, toplumun gözü önünde bulunan insanlarız. Toplumu aydınlatma ve irşat görevimiz var.Hz. Peygamber (s.a.v.)’in mirasına sahip çıkmakla övünen insanlarız. Bu itibarla sorumluluklarımızı ve görevlerimizi bilmek zorundayız.

 

Hâlis niyetle yola çıktık. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Davamıza sadığız. Cenabı Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Bir de sâdık olanlarla beraber olun.” Allah (c.c), doğru insanlarla birlikte olmamızı emrediyor.Birlikte yola çıktığımız arkadaşlarımız davalarında samimi ve sadık. Biz, Allah’ın emirlerini şiar edinmişiz. Sendikacılık anlayışımız da yönetim anlayışımız da bu hüküm çerçevesindedir.

 

Dürüst olmayan, toplumu ve mensubu bulunduğu grubu aldatan insanlarla birlikte olamayız. Elimiz işte gözümüz oynaşta olursa, topyekûn helak olanlardan oluruz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şu mübarek sözü çok anlamlıdır: “Sana şüphe vereni bırak, şüpheye götürmeyene bağlan. Doğruluk gönlün huzur(a ermesi) yalan da şüphe (ile ıztırap çekmesi) dir.”

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sayın Başkanım, bazı makamlara gelen insanlar yapamayacağı şeyleri vaat ederler. Popilist konuşurlar. Siz ne yapacaksınız?

 

GENEL BAŞKAN: Cenabı Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler, yapamayacağınız şeyi niçin söylersiniz? Yapmayacağınızı söylemeniz, en şiddetli bir buğz(u davet etmiş olmak) bakımından, Allah indinde büyüdü.” Allah (c.c), sözleri işlerine uymayanların azaplarının şiddetli olacağını buyuruyor. Bizim mürşidimiz Allah, rehberimiz Kur’an ve kendisinin sünneti seniyesine uyarak hem dünya hem ahret mutluluğuna ereceğimiz makam Hz. Peygamberdir.

 

Bu itibarla bizim yapamayacağımız bir şeyin sözünü vermemiz mümkün olamaz. Din-Bir-Sen Genel Başkanı olarak ağzımdan çıkan her söz beni ve mensubu bulunduğum kurumu bağlar. Konuşmadan önce düşüneceğiz; neyi yapabiliriz, neyi yapamayız. Yapabileceklerimizin sözünü vereceğiz. Bunun için amatör ruhla çalışacağız. Profesyonellikte yalan söylemek kaçınılmaz, ancak amatör ruhun heyecanı, çalışmayı kamçılayan şevki, azim ve kararlığını daima taşıyacağız. Dün ne söylemişsek, bugün bu makamda söylediklerimizi yerine getireceğiz.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sözümde bir yanlışlık olmaz ise ateşten gömleği giydiniz. Hem adil olacaksınız hem adaletli davranacaksınız hem de üyelerin emaneti olan sendikayı en iyi şekilde koruyup temsil etmek zorunda kalacaksınız. Samimi cevap verir misiniz lütfen; korkuyor musunuz?

 

GENEL BAŞKAN: Sığındığımız tek kapı O yüce Yaratıcıdır. Bu nedenle bir korkumuz yok. Tek korkumuz emanete sahip çıkamamak olabilir.Allah’a şükürler olsun ki doğru ve dürüst insanlarla birlikteyim. Sırtımı döndüğüm zaman ihanete uğrar mıyım, gibi bir endişem yok. Asla korkmuyorum. Korksam bugün burada olmazdım. Sendikamın değerli mensupları şahsımı ehil görmüşler ki işi bize teslim ettiler. Genel Başkan sıfatıyla adil ve adaletli davrandığım, emaneti en iyi şekilde muhafaza ettiğim müddetçe bir korkum olamaz. Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam buyuruyor ki; “Münafık’ın alâmeti (şu) üç (husus) tur: 1- Konuşurken yalan söyler, 2- Söz verdiğinde onu yerine getirmez, 3- Kendine emanet verildiğinde hıyanet eder.” Bu kötü huylar bizde olmadığı müddetçe korkumuz olamaz.


Bu Haber 1250423 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir