http://www.haber2000.com
» MHP’de ki KONGRE SÜRECİNDEKİ HUKUK KARGAŞASININ GERÇEĞİ NE? ŞUAN, HANGİ KONGRE ÇAĞRISI HUKUKEN GEÇERLİ? BU KAOSUN ASIL SUÇLUSU KİM? HEPSİNİ, ÜNLÜ HUKUKÇU Av. YUSUF ERİKEL CEVAPLADI ve “SUÇLULAR; HUKUK KARARI DEĞİL, FİTNE KARARI VEREN HAKİMLERDİR” dedi

MHP’de ki KONGRE SÜRECİNDEKİ HUKUK KARGAŞASININ GERÇEĞİ NE? ŞUAN, HANGİ KONGRE ÇAĞRISI HUKUKEN GEÇERLİ? BU KAOSUN ASIL SUÇLUSU KİM? HEPSİNİ, ÜNLÜ HUKUKÇU Av. YUSUF ERİKEL CEVAPLADI ve “SUÇLULAR; HUKUK KARARI DEĞİL, FİTNE KARARI VEREN HAKİMLERDİR” dedi

MHP’de ki KONGRE SÜRECİNDEKİ HUKUK KARGAŞASININ GERÇEĞİ NE? ŞUAN, HANGİ KONGRE ÇAĞRISI HUKUKEN GEÇERLİ? MUHALİFLERİN HUKUKÇULARI NE YAPMALI İDİ? BU KAOSUN ASIL SUÇLUSU KİM? HEPSİNİ, ÜNLÜ HUKUKÇU Av. YUSUF ERİKEL CEVAPLADI ve “SUÇLULAR; HUKUK KARARI DEĞİL, FİTME KARARI VEREN HAKİMLERDİR” dedi
Paylas
MHP’de ki KONGRE SÜRECİNDEKİ HUKUK KARGAŞASININ GERÇEĞİ NE? ŞUAN, HANGİ KONGRE ÇAĞRISI HUKUKEN GEÇERLİ? BU KAOSUN ASIL SUÇLUSU KİM? HEPSİNİ, ÜNLÜ HUKUKÇU Av. YUSUF ERİKEL CEVAPLADI ve “SUÇLULAR; HUKUK KARARI DEĞİL, FİTNE KARARI VEREN HAKİMLERDİR” dedi
Siyaset - 16 Haziran 2016, Perşembe 14:20:33
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

GÖKTÜRK TUNÇTÜRK

 

www.haber2000.com

 

Türk milletinin huzuru ve bekası adına, Binlerce Şehit vermiş ve bu uğurda zindanlarda birlikte çile çekmiş bir misyonun siyasi aksiyonu MHP, şuan sadece bir kongre yüzünden bölünme ve parçalanmanın eşiğinde. Daha doğrusu bu noktaya birileri çok ustaca ve çeşitli Hukuk oyunları ile getirdi.

 

MHP’de muhalifler ve Genel Merkez ekibi arasında inkar edilmeyecek bir Hukuk kargaşası var…

 

Hukuk Devletindeyiz ama bir Hukukçu çıkıp, doğrusunu söylemedi ve Hukuk yolunu göstermedi..

 

Haber Sitemiz işte bu yolu seçti ve MHP’de ki Hukuk kargaşasının neden doğduğunu, hukuksal gerçekler nedir? Kimler, Hukuken ne yapmalı idi? Hukuken çağrı heyeti nedir? Şuan çağrısı yapılan Kurultayların hangisi Hukuken geçerli? Ve bu siyasi kaosun asıl suçluları kimler?

 

Bütün bu soruların tam olarak doğrusunu, daha doğrusu Hukuki gerçekliliğini Ünlü Hukukçu Av. Yusuf Erikel’e sorduk, O’da sağ olsun Kanser Hastalığı ile mücadele etmesine rağmen, bir milli meseleye çözüm getirmek adına ve özellikle ülkemizde ki Hukuk rezaletinin ne boyutlara geldiğini tüm gerçekleri ile bize anlattı.

 

Peki; tüm bu sorularıı ilettiğimiz Yusuf Erikel kim?

 

Sayın Erikel’i kısa anlatırsak; Uzun yıllardır Hukuki gerçekleri tezleri ile ortaya çıkaran bir Avukat olduğu gibi, kendisi aynı zamanda Kuran Hafızı ve İslam Hukukunda da yüksek ilim sahibi bir kişi.

 

Yusuf Erikel’i tüm siyasilerimiz tanır. Aslında; Hukukçuluğunun yanı sıra, O’da önemli eski bir siyasetçi..

 

Milli Demokrat Halkın Partisi’nin (MDHP) kurucu Genel Başkanı.. Erikel, parti Genel Başkanlığı yaptığı sıralarda ülkenin meselelerinde; her gün eleştiriler getirdiği gibi öneriler sunmuş bir siyasetçi.

 

Yusuf Erikel; partisini kurduktan 3 yıl sonra çok sevdiği, efsane Alperen Muhsin Yazıcıoğlu ile siyasi birliktelik yaparak BBP Genel Başkan vekili olarak uzun süre görev yaptı

 

En önemlisi Ergenekon Davasında, “Kurulacak Ergenekon’un Başbakanı” olduğu gerekçesi ile sanık olarak yargılanmış, Silivri Cezaevi’nde bu iddia ile yatmadan önce, bu davada yargılanan Askerlerin gönüllü Avukatlığını üstlenmiş ve Hukuki mücadeleler sonucunda onların ileri sürüldüğü gibi Terör örgütü üyesi olmadığını ispatlamıştı.

 

Kendisi Ergenekon davasında haksız olarak uzun süre Cezaevi’nde yattığı için, üzüntüden Kanser Hastalığına yakalandı…  Halen bu haslıkla mücadelesini vermekte

 

İŞTE ÜNLÜ HUKUKÇU VE SİYASETÇİ AV. YUSUF ERİKEL’in, MHP’de YAŞANAN KONGRELER VE HUKUK KARGAŞINDA Kİ HUKUKİ TESPİTLERDEN ÖNEMLİ NOKTALAR VE AÇIKLADIĞI HUKUKİ GERÇEKLER

 

--“Mahkeme, Çağrı heyeti atayamaz.. ‘Çağrı heyeti kararı’ ne demek? Mahkeme “çağır” demiş, MHP çağırmamış mı da mahkeme çağrıcı atamış.. Müneccim mi bunlar.. belki karar uyacak çağıracak. Ama bu ülkede Yargıtay başka bir muamma”..

 

-- “Burası Türkiye.. Bazı hâkimler kürsüye çıkınca haşa kendini Allah sanıyor.. Bu ülkenin en büyük belası bu bazı hâkimler?”

Hangi hâkimler yaptıkları, işini adeta bir ibadet şuuruyla yapmayan ve önlerine gelen olayın içinde kaybolmayan yüzeysel olarak işe bakan hakimler?”

 

--Hazreti Muhammed; “üç hâkimden ikisi, cehennemdedir” diyor ve bu işi yapanları uyarıyor

 

--Normalde bu kararın tashihi kararı var ama muhterem Yargıtay başkanı çay toplarken elinde makas can havli ile ‘kesin’ diyor .. bir kere de bilmiyorum de değerli insan .. Ortamı uhuvvete çevirecek bir tebessüme sebep olacak yorum yap… Niye kesin?…  Aç maddeyi tashihi karar edilemezler yazıyor… Bu konu var mı? belki yeni bir delil ile, veya bu arada cumhuriyet başsavcılığı bir karar verir veya bir başka durum çıkar ve tashihi karar bozar nerden biliyorsun kesin….

Bu olay başka mübarek insan… Sen öyle yorum yapıyorsun da, kardeşten öte birbirini seven milyonların arasına fitne koyuyor … İkna et kardeşim… Kararın ikna etsin ikna”

 

-- “Dediğim gibi Alınan karar ve hukuk sadece fitne kaynağı oldu… Düne kadar ‘Genel Başkanım veya abi veya kardeş ülküdaş diyen’ bir birine düştü.. Bu nasıl hukuk sa?”

 

-- “Yahu kardeşim.. Türkçe bilmiyor muyuz?. Adı üstünde ‘çağrı heyeti’.. Ne demek? ‘Çağırılmazsa, sen çağır’ denilen insanlar.. Güzel..

Ya değerli kardeşim… Yargıtay kararı henüz kesinleşmeden, hatta tebliğ bile edilmeden adamlar, yani MHP merkezi zaten çağrı yaptı... Senlik bir durum henüz yok ki mübarek..

Çağırmazsa sen çağıracaktın… Adam çağırmış…

Yok , ‘illaki onlarda çağıracak’  Niye? .. Hukuk yok ki ülkede”

 

-- Peki bunları yapacağına, muhalifler hukuk adına ne yapmalıydı?

 

-- Onun için; MHP Hukuki süreci bu, ülkede hukukun başa bela noktaya geldiğinin ispatıdır…

 

-- “Şimdi önce gördüğüm bu tartışmanın sebebi her iki tarafın avukatları, bunlar işi siyasi havada götürdü intibaı oldu…. İşi hukukta tutamadığı gibi, kimi doğru yaptı izah edemedi, kimi yanlış yaptı siyasete sığınıp olayı örtbas etti. Olmaz….. Olayı aslında hukuka çekince taraflar arasındaki kavga da biter…  Çünkü usul hukuk olunca vusul adalet olur.”

 

SORU ..: Sayın Yusuf Erikel..

İnşallah sağlığınız yerinde ve tedaviniz olumludur. Sizi tanıyan herkes gibi kanser tedavinizde Allahtan şifa dileriz.

Uygunsanız yani sağlığınız müsaitse şu son günlerde devam eden MHP kongre sürecindeki olayları ve hukuki noktaları bir değerlendirmek istiyoruz

 

CEVAP..

Aslında siyasi manada MHP ile alakalı olarak söz söyleme yetkim yok. MHP’nin siyasi olarak olduğu noktada emek veya hizmetim olmadığı için bir fikir de beyan etmem ayıp olur. Ben sadece dua ediyorum Allah aralarındaki kırgınlıkları kaldırsın ve kalplerini birbirine birleştirsin. Çünkü biliyorum ki her iki taraf içinde samimi insanlar vardır onlar dikkat etsin aralarındaki yanlış insanların amaçlarına ulaşmalarına fırsat vermesin.. Allah hepsini hayırda muvaffak etsin..

 

Ancak ‘hukuki olarak konuyu değerlendir’ derseniz olur ..

 

Elbette bu olur derken şunu da deyim…. Türkiye’de ki hukuk temeli beşer olan hukuk beşerin de temeli bu milletin örfü ve dini değil, özellikle medeni veya hukuki mevzuat Avrupa cezai mevzuat yine Avrupa idari mevzuat yine Avrupa o sebeple bazen bu ülkedeki hukuki olaylara mantıksal olarak bu kanunlar yetmiyor.. Hep söylüyorum Avrupalı Hans kadar yeri geldiğinde anayasal kurumlar diyanet veya ilahiyat fakülteleri aracılığıyla Allah ve peygamberin tavsiyeleri de dikkate alınarak mevzuat hazırlanırken istifade edilse çok iyi olur..

 

Ancak burada mutlaka dikkat edilmeli ve bu tavsiyeler bilim ve örf bağlamında idrak ile ele alınmalı yoksa Avrupa’nın inkarından Arab’ın ifradına veya hocaların yobazlığına saplanılır.. Tüm bu dikkat içinde hukuk yeniden ele alınmazsa gördüğünüz gibi dört diyen de, dokuz diyende hukuktan delil getirir.

 

Ben burada fikirlerimi söylerim sizde sanıyorum muhaliflere yakınsınız, ricam benim dediklerimi hukuki olarak değerlendir.. İşe siyaset girerse boş ver ……..Ne sor ben ne söyleyeyim…

 

SORU…  Sayın Erikel …

 

Gerçekten siyaseten değil hukuken değerlendirmenizi istiyoruz. Bu nasıl iş her kafadan bir ses çıkıyor? Herkes, ‘Hukuken bu doğru’ diyor. Bu işin hukuksal açıdan en doğrusu nedir?

 

CEVAP ..

 

Vakit kaybetmeden ben direk hukuki değerlendirmede bulunayım bildiğim kadar ..

 

Şimdi önce gördüğüm bu tartışmanın sebebi her iki tarafın avukatları, bunlar işi siyasi havada götürdü intibaı oldu…. İşi hukukta tutamadığı gibi, kimi doğru yaptı izah edemedi, kimi yanlış yaptı siyasete sığınıp olayı örtbas etti…

 

Olmaz….. Olayı aslında hukuka çekince taraflar arasındaki kavga da biter…  Çünkü usul hukuk olunca vusul adalet olur..

 

Şimdi bu bağlamda süreci bildiğimiz duyduğumuz kadar tek tek ele alalım..

 

Ne oldu?

 

Bir gurup kongre istedi.. Genel Merkez kabul etmedi… Onlar da mahkemeye gitti…

 

Buradan başlayalım.. Kabul etmemesi olur mu?. Olur…

 

Karşı tarafın mahkemeye gitmesi olur mu … ? Olur…

Mahkeme ne yapmalı idi? Burada sıkıntı aslında bu mahkemenin yaptıklarında…

 

Davayı kabul edebilir mi? Eder..

 

Ancak davanın tensibinde en basit konuda imzaları incelerken, bu kadar adamın imzalarını inceledi mi?

 

Genel merkezden üyelik teyidi yaptı mı? Varsa itiraz ele aldı mı bilmiyoruz ….

 

Diyelim yaptı.. Davayı kabul edebilir mi? Eder..

 

Ancak bu kararı veremez..

 

Neden?

 

Çünkü Sulh mahkemesi asla böyle karar veremez.. Onun görevi, her “bana karar verdi” diyene karar vermek değil…. Bu mahkeme yasa ve mahkemenin Hukuk sitemi indeki genel görevi ve HUMUK çerçevesinde açılacak esas davaya ilişkin tespit kararı vermek….

 

Sulh mahkemesi bu konuda asla edaya ilişkin karar veremez… Mahkeme diyecek ti ki; “davayı kabul ediyorum, evet şu kadar imza toplanmış.”. Ötesini yapamaz, başka karar veremez..

 

Ama burası Türkiye.. Bazı hâkimler kürsüye çıkınca haşa kendini Allah sanıyor.. Bu ülkenin en büyük belası bu bazı hâkimler….

 

Hangi hâkimler yaptıkları, işini adeta bir ibadet şuuruyla yapmayan ve önlerine gelen olayın içinde kaybolmayan yüzeysel olarak işe bakan hakimler?

 

Ne acı ki ülkede yılda binlerce karar veriliyor…. Daha ben mahkemeden ‘Allah razı olsun’ diye çıkanı görmedim..

 

Davacıda temyiz yapıyor davalı da …

 

Bu arada hakimler işte ortada …. Adamlar hakkında terör örgütü üyelik iddiası var , adamı oradan alıp oraya sürünce tamam sanıyor… Kardeşim, gittiği yer bu ülke değil mi? Ne işi var, defetsene meslekten namussuzu madem ki terörist..

 

Haa delil yokmuş..

“Hadi oradan sersem”.. İşte burada İslam uygulaması ve tavsiyesi önemli …. Çünkü İslam uygulaması olmazsa vicdan felah bulmaz .. Bak İslam uygulamasına göre ceza için delil ancak görevden almak için şüphe yeterlidir..

Sen örgüt üyeliği iddiası olan bir adamı veya bu nerdeyse sabit olan bir namussuzu hala niye mahkemede tutuyorsun…. Onun yeri adliyenin çöp tenekesi..

 

Olmaz… Hakimlik basit değil.. kökü Allah’ın el hakim sıfatına dayanıyor..

 

O sebeple bu hakimlerin bazısı terbiye edilmesi imkanı yoksa, defedilecek.. Bugün edilmezse inşallah devler bu kararı er geç uygular. Biz tavsiyemizi yapalım…

 

Şimdi düşün adam Sulh hâkimi… bir karar veriyor.. Parti birbirine düşüyor.. Karar sonrası adalet bakanı itham altında, Cumhurbaşkanı itham altında.. Hatta bir gurup nerdeyse küfür ediyor…

 

Yahu kardeşim kararın batsın bu ne biçim karar.. Çünkü sadece karar, adalet değil…

Yapması gereken sadece imza sayısını tespit edecekti.. bitti … “Evet bu kadar adam istemiş” .. Ötesi, eda yani uygulama kararı veremez… Verdi.. Verir, burası Türkiye …. Genelkurmay başkanına terörist de der, bu ülkede hakimlik yapanlar… burası böyle..

Şimdi.. Eğer Böyle olsa …. Muhalifler alıp bu kararı esas davaya dayanak olarak bunu kullanacak ve cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla Anayasa mahkemesine gidecekti…

 

Anayasa mahkemesi de karar verecekti.. Bu kadar..

 

Bu Sulh Hukuk ne yaptı?  Dedim ya, eline fırsat geçti … On milyonluk kitle adeta emrinde bir işreti bekliyor girdi havaya …Verdi kararı… Sonrası? Cumhurbaşkanı, Adalet bakanı dahil nerdeyse milyonlar birbirine düştü…

 

Yetmedi..

 

Birde çağrı heyeti atadı… Bunlar Hakim … Hukukçu değil..

 

Bunlar bu ülkede hâkimlik yapar…. Gerçek adalette hukuk fakültesine kabul edilmez bunlar…

 

Kardeşim ne çağrı heyeti?

 

Sen kararını ver… Mahkeme olarak hadi yetkin yok ama ver..

Zaten Yargıtay senden farksız …. Onlar bakmaz bazen …. Onay verir …. Onlar, Balyozu da onayladı …. Nerdeyse Ergenekon’u da onaylayacaktı..

 

Neyse.. kardeşim  Mahkeme olarak sen kararını ver, tebliğ et.. Eğer Genel Merkez çağrı yapmazsa, o zaman çağrıcı ata..

 

Ne biliyorsun, önceden de çağrıcı atıyorsun? Dur.. Adamlar çağırmazsa ata.. Dedim ya burası Türkiye…

 

Neyse … Hepsi oldu, gitti dosya Yargıtay’a…

 

Bu arada bazı Mahkemelerden MHP Genel Merkezi karar aldı… Hukukçuları değişik .. Yahu mübarek, aldığın kararı savunsana , anlatsana.. muhteşem bir karar..

 

Sonuçta, bu kararı da veren Mahkemeleri kötülediler ..

 

Ya ben anladım ama ey MHP avukatları anlatın herkes anlasın…

 

Olay şu .. Delege Yozgat veya Hakkâri nerdeyse diyor ki mahkemeye .. Ey Mahkeme; bir gurup çağrıcı beni çağırtıyor ancak dosya Yargıtay’da… Buradan kalkıp gideceğim, yorulacağım, para harcayacağım. Sonra; Yargıtay bozar, iş olmaz… Şu aşamada kongreye gideyim mi?

 

Mahkeme …. Dur gitme kesinleşince git diyor …

 

Ne var bunda? Ama yaptığını izah edemesen, karşı taraf da anlamaz, boşuna insanlar yorulur, birbirlerine kırılır.. Mübarek hukukçu kardeşim; aldın bir karar madem , o zaman hukuku izah et..

 

Neyse sonuçta Yargıtay bir karar verdi…

 

Cumhurbaşkanı Anayasa mahkemesini eleştiriyorsa… Acizane 20 yılık hukukçu olarak biz de Yargıtay’ı eleştirelim..

 

Gerekçesi ortada ..  Gerekçesi zaten yeterli.. Gerekçesi karara uymuyor… Kardeşim Sulh mahkemesi sadece esas davaya dayanak bir karar alır … Nasıl edaya ilişkin karar verir? Anayasa mahkemesi siyasi partilere emredici mahiyette karar vermeye yetkili değil mi? Aynı konuda CHP’nin kararı var…

 

Sonra …. “Çağrı heyeti kararı” ne demek? Mahkeme “çağır” demiş, MHP çağırmamış mı da mahkeme çağrıcı atamış..

müneccim mi bunlar.. belki karar uyacak çağıracak..

Ama bu ülkede Yargıtay başka bir muamma… Zaten hükümet buna çare arıyor…

 

Hazreti Muhammed; “üç hâkimden ikisi, cehennemdedir” diyor ve bu işi yapanları uyarıyor… Şunu bilelim ki, bu Yargıtay hâkimleri eski, yeni, emekli kim varsa, Allah bu ülkede yerel mahkemelerde alınan yanlış kararları kim hakkıyla incelemedi de zulme sebep olduysa, onların cezasını mutlaka bu dünyada da ahirete de verecek..

 

Var mı öyle … Adamın dosyasını iyi inceleme, Yirmi yıl yatsın..

 

Bak kardeşim hukuk da karar ikna edecek…

 

Tarih şahit… Adam hakkında; Hazreti Muhammed beraat verdiği halde, adam beni idam et diyor ve adalet önünde ölüm cezası istiyor.. iİna et kardeşlim beni ikna et …. Sen suçlusun … Ve ben deyim ver Allah için cezamı.. Ver ki bu bana kefaret olsun.. Bu nasıl iş,  Her verdiğin ceza nerdeyse isyana sebep oluyor..

Çünkü sen şunu unutuyorsun.. Hz. Muhammed, ‘ceza da isabetten, beraat te hata efdaldir’ diyor.. Önyargıyı bırak..  Babanı, evladını yargılar gibi yargıla…  Ne azarlıyorsun adamı, it azarlar gibi.. Bunlar hakim olsa ne .. Allah gerçek adaleti bize nasip etsin..

 

Neyse Yargıtay verdi kararını…

 

Normalde bu kararın tashihi kararı var ama muhterem Yargıtay başkanı çay toplarken elinde makas can havli ile ‘kesin’ diyor .. bir kere de bilmiyorum de değerli insan .. Ortamı uhuvvete çevirecek bir tebessüme sebep olacak yorum yap… Niye kesin?…  Aç maddeyi tashihi karar edilemezler yazıyor… Bu konu var mı? belki yeni bir delil ile, veya bu arada cumhuriyet başsavcılığı bir karar verir veya bir başka durum çıkar ve tashihi karar bozar nerden biliyorsun kesin….

Bu olay başka mübarek insan… Sen öyle yorum yapıyorsun da, kardeşten öte birbirini seven milyonların arasına fitne koyuyor … İkna et kardeşim… Kararın ikna etsin ikna…

 

Hz Muhammed bile sordu, ‘razı mısın?’ Tamam mı? .. ‘Evet’ deyince bıraktı dünyayı.. Sende sor kardeşim sor.. İkna et.. Öyle hakim ol ki, elinde ölsek ‘ah’ demeyelim… Yok nerede, Eskiden miş belki…

 

Neyse… İyiler mutlaka istisna… Bunu okuyunca, ‘kim ben böyle değilim’ diyorsa onun eli ,ayağı öpülür… Öyle hakimlerin Allah ömrüne bereket versin, varsa niye onları eleştirelim..

 

Neyse…

 

Geldik sonrası.. 

Dediğim gibi Alınan karar ve hukuk sadece fitne kaynağı oldu… Düne kadar ‘Genel Başkanım veya abi veya kardeş ülküdaş diyené bir birine düştü.. Bu nasıl hukuksa…

 

Ve şimdi kongre…

 

Biri diyor ‘yapacağız’… Kim dedi? ……. Çağrı heyeti…

 

Tekrar ediyorum.. Vallahi hukuk varsa, bu çağrı heyeti yok hükmünde..

 

Niye?

 

Yahu kardeşim.. Türkçe bilmiyor muyuz?. Adı üstünde ‘çağrı heyeti’.. Ne demek? ‘Çağırılmazsa, sen çağır’ denilen insanlar.. Güzel..

 

Ya değerli kardeşim… Yargıtay kararı henüz kesinleşmeden, hatta tebliğ bile edilmeden adamlar, yani MHP merkezi zaten çağrı yaptı... Senlik bir durum henüz yok ki mübarek..

 

Çağırmazsa sen çağıracaktın… Adam çağırmış…

Yok , ‘illaki onlarda çağıracak’  Niye? .. Hukuk yok ki ülkede…

 

Kardeşim Hukuk yoldur..

Netice adalet olması için..

 

Neticesi adalet olmayan, hukuk değil, zulüm veya başka isim olur..

 

Bundan daha basit ne var… Çağrı yapılmazsa, o zaman biri çağırır…

 

Dolayısıyla, bu çağrı heyetinin asla, sulh mahkemesi aklınca yetki verse bile, imkansızlık sebebiyle, dikkat imkansızlık sebebiyle … Yani gerek kalmadığı için göreve başlamaları söz konusu olmadı ve olamaz.. Çünkü henüz tebliğ yapılmadan çağrı yapıldı…

 

Ama toplanıyorlar… hayırlı olsun ..Ben toplama demem ama olmaz çünkü olamaz… BOŞUNA YORMA MİLLETİ …. HUKUK İÇİNDE ÇARE ARASANA MUBAREK….

 

Yine ortada gezen laf….

 

Genel başkan gelmezse toplantı olmaz mış vs.. Bu ayrı …

 

Önce bu toplantıya çağırma yetkisi olmayan çünkü görevi şartlar sebebiyle başlamamış bir heyet çağıramaz…

 

Ve sorun sadece genel başkan konuşması değil, oraya hükümet komiseri gelecek, seçim kurulu gelecek …

 

Peki delege teyit liste vs bunları hakem mi veya yemin ederek mi delege oldukları ispat edilecek?

 

‘Vallahi delegeyim’ mi diyecek? Listeler , Genel Merkez onaylı olmadan kimse delege kabul edilemez ki kardeşim… Kim bunların oy verme yetkisini teyid edecek?…. Genel Merkez tarafından verilmeyen liste dikkate alınır mı?.

 

Bu kongre hukuken olmaz.. ha olur .. Biz yapacağız… Yapın ne deyim..  Onu bilmiyorum … Ben hukuken olamaz diyorum…

 

Peki bunları yapacağına, muhalifler hukuk adına ne yapmalıydı…..

 

Veya muhalifler ne yapsaydı hukuki olurdu?… Hukukçular böyle orada siyasi nutuk atacaklarına, gayet basit olanı yapsınlar..

 

MHP genel merkezi çağrı yapınca…. Kabul etmeyenler, derhal mahkemeye müracaat edip,

Bu çağrının onanmış karadaki amaca uygun olmadığının tespiti ile nasıl olması gerektiğinin belirtileceği noktasında kararı alacaktı ve bu çağrıya sulh kararı ki, Yargıtay’da ‘onanmış delil’ yapıp bu çağrıyı durduracaktı…

 

Bunu yapsana değerli kardeşim ortada siyaset yapacağına… Boş ver sen hukukçusun… O zaman genel merkezin çağrısına tedbir konulurdu.. Mahkeme genel merkeze şöyle çağır derdi…

 

İşte böyle çağırmazsa…. Bu görevini yapma gayretinden sebep öne çıktığını düşündüğümüz çağrı heyeti o zaman yetkili olur ve çağrı yapardı..

 

İşin şakası çağrı heyeti, “Yusuf kardeşim biz ne yapacağız boşuna mı seçildik” diye kızıyorsa, hayır asla.. Onlar eğer çağrı yapılmazsa veya mahkeme ‘böyle çağır’ derde, MHP genel merkezi çağırmazsa, o zaman ‘sen böyle çağır’ derdi ve sizde çağırırdınız..  Göreviniz o zaman başlardı…

 

Ama şimdi, onlar çağırıyor, öbürü çağırıyor.. Millet hangisine uyacak belli değil… Konumunuz sanki çağırma değil bağırma noktasına geldi ki …

 

Hukuk noktasında olunsaydı amaç hasıl olurdu.. şimdi sadece kaos var…

 

O sebeple hukuken bana göre ve akla göre siyasi örfe göre ve kanunların ruhuna göre…

 

Şu anda sadece genel merkezin çağrısı geçerli..

Taaki, bu çağrının alınan önceki karara aykırılığının tespit edilerek tedbir konursa …. İş o hükme uygun çağrı yapmasını gerekir bu çağrı olmaz kararı alınırs ve mahkemenin şöyle çağır kararına uyulmazsa … Bu sefer mahkeme karar verir, ‘sen çağır şimdi ey çağrı heyeti’ der… Onlar da çağırır…

 

Aslında tüm bu sıkıntılar sulh hukuk mahkemesinin yanlış diye düşündüğüm,  hatalı sayılabilecek ki kamuoyu şahit, böyle  bir karar sonucunda Adalet bakanı, Cumhurbaşkanı ve koskoca parti dahil,, milyonlarca kişi birbirini rencide edecek muhataplığa sebep olacak kararı almak yerine, hukuka uygun tespit ve deseydi ki; “ben bunu yaparım … işin esas davası Anayasa mahkemesi git elindeki bu sayı yeterliliği kararını da oraya dayanak yap” …. Orası da karar verseydi, her şey güzel olurdu..

 

Günah değil mi? Aynı tabutta yatan, yan yana kabirde yatan.. Aynı cezaevinde yatan…. Düne kadar abi, kardeş olan bu kadar insana ..

 

Neticede dünyanın fani olduğu şu hayatta birbirini incitiyor… Yazık.. Belki hukuk tam adil olsaydı hepsi lehe veya aleyhe de olsa memnun olup, kardeşçe; adalete teslim olacaktı…

 

İnşallah gene böyle olur…

Benim tavrım sisteme.. kökü bozuk.. Allaha dayanmayan, Hazreti Muhammed’e dayanmayan, Milletin örfüne ruhuna, tarihine dayanmayan ne varsa başa bela… Hocaya da, hacıya da veya İtalyana, Almana, İsviçreliye de dayansa başa bela…

 

Olmaz… Hukuk sadece bilim vicdan ve ahlak yani laiklik temelinde ne doğruysa veya ne varsa bu merkezli değerlendirme sonucu istifade…. O zaman İsviçre’nin köyündeki bir belki sarhoş hakimin kararı delil veya tavsiye veya kaynak ise, Hazreti Muhammedîn, hazreti Ömer’in, hazreti Ali’nin o kadar yıl idare ettikleri devletin mutluluk iklimine esas hukuki tavsiyelerini de dikkate alacaksın kardeşim, alacaksın…

 

Almazsan; bu ülkede hakimlere sadece görevdeysen eğilen olur emeklisine değil..  Ama bu bağlamda hüküm olursa idam veren hâkime bile ölenin babası gelir teşekkür eder… Bunlar olmuş.. Ama bizim Mahkemelerde değil hazreti Ömer’in mahkemelerinde... Roma hukuk uygulamasında değil, hazreti Muhammedîn tavsiyelerinde..

 

Demiyorum bakın İslam hukuku vs bunlar boş laf.. İslam’ın matematiği coğrafyası, fiziği olmadığı gibi hukuku da olamaz..

 

İslam adaleti emreder yolunu da tavsiye… ötesi siyasi palavralar ve yutturmacalar… Adalet yoksa ortaya çıkan sonuca dayanak ayet de olsa o ayetin yorumu yanlıştır… bitti…

 

Onun için; MHP hukuki süreci bu ülkede hukukun başa bela noktaya geldiğinin ispatıdır…


Bu Haber 1423218 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir