http://www.haber2000.com
» RUFAY KARAHAN yazdı : "KADINLARIMIZA İNSAN HAKKI TANIMAMAK; ÖZGÜRLÜĞE ve EMEĞE, EN ÖNEMLİSİ DEMOKRASİYE İNANMAYANLARIN İŞİDİR"

RUFAY KARAHAN yazdı : "KADINLARIMIZA İNSAN HAKKI TANIMAMAK; ÖZGÜRLÜĞE ve EMEĞE, EN ÖNEMLİSİ DEMOKRASİYE İNANMAYANLARIN İŞİDİR"

Ezilen kadının Türk olması, Kürt olması, Arap, Çerkez, Laz olması, ikinci sınıf sayılması ve esamesinin okunmamasını haklı kılabilir mi?
Paylas
RUFAY KARAHAN yazdı :
Yaşam - 07 Mart 2018, Çarşamba 20:43:19
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

RUFAY KARAHAN yazdı

 

www.haber2000.com

 

DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

 

“8 Mart “ yalnız kadınlar için kullanılmayacak kadar derin, acılı, aynı zamanda insanlık tarihi açısından bakıldığında  1857 yılında Amerika’nın New York kentinde başlayan ve günümüze kadar gelen bir haykırışın, büyük bir direnişin serüvenidir.

 

Hakların kazanılmasında bir isyanla, bir kıvılcımla başlandığının ve bugünlere nasıl gelindiğinin hatırlanması için güzel ve onurlu bir gün.

 

İnsan olmanın kendiliğinden vermiş olduğu “eşit haklara sahip olmak” yolunda verilen  mücadelenin adıdır 8 Mart.

 

8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde yüzlerce tekstil işçisi kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini, insanlık dışı çalışma koşullarını ve işyerlerindeki erkek hegemonyasını (!) protesto etmek için grev sayılabilecek eylemler yapmaya başlamasıyla tarihi bir sayfa açılmıştı. İlk Eylemler sırasında çıkan yangında, abluka altındaki işyerinden çıkamayan 129 kadın yanarak yaşamını yitirmişti.

 

Daha sonraları,  “8 mart Dünya  Emekçi kadınlar Günü” nün ne denli meşakkatli bir kazanım olduğunu tarihin akışı kısaca şu olay ve eylemlerle hatırlayacaktır.

    

1857 New York’ta işçi-emekçi kadınlar tarafından 12 saatlik günlük çalışma koşullarına, düşük ücrete ve istismarlara karşı yürüyüşler yapıldı fakat Polis tarafından sert müdahalelerle dağıtıldılar.

 

1908 New yine York’ta 15.000 kadın daha kısa çalışma saati, doğum izni, daha iyi ücret  ve oy kullanma hakkı için yürüdü.

 

Sloganları “Ekmek ve Gül ” idi. (Ekmek yaşama güvencesi, karın tokluğunu, gül ise daha kaliteli yaşamı simgeliyordu)

 

1909 İlk Kadın Günü 28 Şubat’ta kutlandı. Avrupa’da Şubat ayının son pazar gününü Kadın Günü olarak kutladı.

    

26-27 ağustos 1910 tarihinde Danimarka ‘nın Kopenhag şehrinde 2’nci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı   (Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısı) Alman Sosyalist kadın önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın  “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılması önerisini getirdi ve bu öneri oybirliğiyle kabul edildi.

 

1911 yılında Kophenag kriterleri akabinde ilk kez 19 Mart’ta Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de kutlamalar yapıldı. Yüzbinlerce kadın ve erkek çeşitli aktivitelerle Oy verme, seçme seçilme hakları, meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istemek gibi birçok eylemler ve yürüyüşler düzenlendi.

  

Bu kutlamalardan 2 hafta gibi kısa süre sonra yine New York ‘ta Triangel gömlek fabrikası yangınında 140 kadın ve 23 departman şefleri erkek işçiler hayatını kaybetti. Bu olay Amerika da çalışma kurallarını büyük ölçüde etkileyen bir olay olarak tarihe kayıt düştü.

 

1917 yılının 8 Mart’ında Rus kadınlar “Ekmek ve Barış” için büyük çaplı eylem ve grevler düzenlediler.

 

1921'de Moskova'da düzenlenen 3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı içeriğinde ayrıca Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Bu konferansta 8 Mart tarihi "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi.

   

Daha sonraları Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü, “Dünya Kadınlar Günü” olarak değiştirerek kutlanmasını kabul etti ve bu günlere gelindi.

  

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk defa 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1970 ve takip eden yıllarda daha yaygın ve yoğun katılımsal olarak kapalı mekanlardan, meydanlara taşındı. “Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi kesintisi dışında 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” adı altında sistemin elverdiği kadarıyla kutlanmaya devam ediliyor.

 

Türkiye’de 1934 yılında kadına seçme ve seçilme hakkı verilmekle birlikte,  kadının eğitim, hukuk ve toplumsal alanda ilerlemesi ve güçlenmesi konusunda Cumhuriyet Dönemi’nden bu yana bazı somut adımlar atılmıştır. Ancak; sağlık, eğitim ve yaşamın diğer alanlarında sosyal göstergelerle ilgili veriler incelendiğinde yapılan reformların yeterli olmadığı da görülmektedir.

 

Kadının fiziki ve sosyal statüsü evrensel olarak erkeklerden daha düşük bulunmakla birlikte, özel de ülkemizde toplumsal düşünce olarak erkekle eşit düzeyde sayılmamaktadır. Kadınların ülkemizde halen genel olarak “toplumsal yaşam ve üretime katılım payı” olgusu tam olarak yerini almamıştır.

  

İktisadi alanda kadının istihdamı, erkek istihdamının çok gerilerinde olmakla birlikte, toplumdaki yeri ve algısı ise “haneye bir ek gelir” faaliyeti olarak değerlendirilmektedir.

 

Kaldı ki; bu düşünceye son yıllarda bizatihi kadınlar önayak olmakta ve kadının toplumsal yaşama katkısının eğitim ve buna bağlı olarak üretimde olmayıp cephe gerisinde, yani evde olması gerektiği değerlendirmeleri yapılmaktadır.

 

Bu durum Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin ve kadına verdiği  değerlerinin çok gerisinde olduğunun göstergesidir.

 

Ve kadın her yerde kadındır.

 

Ortadoğu’da , Asya’da, Arap yarımadasında, kara Afrika’da ve özellikle İslam ülkelerinin bulunduğu coğrafyalarda kadın hala erkeğin arkasında yürümekte, Üretime katılamamakta, eziyet görmekte, hor görülmekte ve bazen önemsiz bir meta olarak görülmektedir.

 

Öteden beri var olan ve son yıllarda ülkemizde aleni ve sıkça görülen kadına şiddet, taciz ve tecavüz olayları ne yazık ki artarak devam etmekte ve sonu acı ile biten sosyal olaylara tanık olunmaktadır.

    

Okullarda, dershanelerde, medreselerde , ne olduğu halen belli olmayan kurslarda, yurtlarda ve  evlerde ensest ilişkiler babında küçük yaşta çocuklara reva görülen taciz ve tecavüzleri anlatmaya dil yetmez, yürekler dayanmaz. 

 

Kadın adeta korunamamakta, göz göre göre gelebileceği muhtemel ve mümkün olan ve gelen olaylar ve acılara davetiye çıkarır gibi bir başına bırakılmaktadır. Devletin bu konuda aktif bir çabasının da olmadığı görülmektedir.

 

Son dönemlerde Prof, Akademik ünvanlı görevlilerden başlayıp Cami imamlarına kadar her söylediği Fetva kabul edilen şahsiyetlerin, kadına ve özellikle cinsiyet ayırımcılığı öne çıkarılarak yapılan konuşmalar, söylemler, kadına karşı şiddet, taciz ve tecavüz eylemlerine davetiye çıkaracak nitelikte gelişmektedir.

 

Bu tür söylemlere karşı ne yazık ki devletin her hangi veya yeterli bir caydırıcı önlemi olmadığı gibi, bu konuşma ve söylemler devlet televizyon kanallarında da rahatça yapılmaktadır.

 

Bu durum kadına şiddeti devlet eliyle tetikler niteliktedir.

 

Buna bir an önce dur denilmelidir.

 

İslam dinine ve Laik Cumhuriyete yakışmayan örnek ve durumlardır. 

   

Ezilen kadının Türk olması, Kürt olması, Arap, Çerkez, Laz olması, ikinci sınıf sayılması ve esemesinin okunmamasını haklı kılabilir mi?

 

Oysa kadınsız bir yaşam düşünülebilir mi?


Bu Haber 687094 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir