http://www.haber2000.com
https://www.facebook.com/osmantopal.tr
» TAŞKIN : HASTANELERE; KESİCİ, YARALAYICI ve ATEŞLİ SİLAHLARLA GİRİLMESİ YASAKLANSIN

TAŞKIN : HASTANELERE; KESİCİ, YARALAYICI ve ATEŞLİ SİLAHLARLA GİRİLMESİ YASAKLANSIN

Dışarıdan bakıldığında sağlık teşkilatlarında çalışan personelin maaşlarıyla ilgili yanlış bir algı var. Döner Sermaye ek ödemesi olmasa sağlık çalışanlarının aldıkları maaşlar diğer kurumların maaşlarından düşüktür. Döner Sermaye ek ödemeleri maaşlara sabitlenmelidir.
Paylas
TAŞKIN : HASTANELERE; KESİCİ, YARALAYICI ve ATEŞLİ SİLAHLARLA GİRİLMESİ YASAKLANSIN
Sağlık - 24 Kasım 2015, Salı 10:28:01
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

www.haber2000.com 

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK'ün Mülakatı

 

Siyasetin parçası değiliz. Sorunları çözmekte kararlıyız

 

Sağlık çalışanlarının sorunlarıyla yakından ilgilenen Anadolu Sağlık
Sen, bugüne kadar yapmış olduğu basın açıklamalarında sağlık çalışanlarının pek
çok sorunlarını dile getirdi. Cesur açıklamalarıyla dikkat çeken Anadolu Sağlık
Sen Genel Başkanı Necip Taşkın ile sağlık çalışanlarının sorunlarını konuştuk.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sayın Başkanım, sağlık teşkilatlarında pek çok sorun var. Bunları gündeme getiriyorsunuz, ama sanırım en önemli sorun sağlık çalışanlarının can güvenliği… Sağlık teşkilatlarında çalışanlara uygulanan şiddet durdurulamıyor. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

 

GENEL BAŞKAN: Sağlık çalışanlarına şiddet durdurulamamıştır. Sayın Başbakan ve Sayın Sağlık Bakanı gözaltı sürelerinin uzatılacağını söylüyor. Uzatsanız ne olur. Bunlar caydırıcı değil. Sağlık çalışanları öldürülüyor, darp ediliyor, taciz ediliyor. Bunların önlenmesi için cezalar ağırlaştırılmalıdır. Hastanelerde gerekli güvenlik önlemleri artırılmalıdır. Hastanelere kesici, yaralayıcı ve ateşli silahlarla girilmesi önlenmelidir.

      

İş barışı ve huzurunu bozan etkenlerin önlenmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır. Memura, iş arkadaşları, amirleri ve dışarıdan yapılacak her türlü şiddet, baskı, taciz v.s. gibi mobbing uygulamaları için çok ciddi ağır cezalar getirilmelidir.

      

Sağlık teşkilatlarında sorunlara çözüm bekliyoruz. Her geçen gün artan sorunlar, gittikçe büyüyen motivasyon bozukluğu bir gün ciddi problem olacak ve o zaman bu sorunun altından Sağlık Bakanlığı bile kalkamayacaktır.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sayın Başkan, döner sermaye ödemeleri emekliliğe yansıtılmıyor. Bu nedenle sağlık teşkilatlarından emekli olanlar daha az maaş alıyor. Bu konuda Anadolu Sağlık Sen olarak ne gibi çalışmalar yaptınız?

 

GENEL BAŞKAN: Dışarıdan bakıldığında sağlık teşkilatlarında çalışan personelin maaşlarıyla ilgili yanlış bir algı var. Döner Sermaye ek ödemesi olmasa sağlık çalışanlarının aldıkları maaşlar diğer kurumların maaşlarından düşüktür. Döner Sermaye ek ödemeleri maaşlara sabitlenmelidir.

       Döner sermaye ek ödemeleri, sağlık teşkilatlarında çalışan personelin emekli olmaları halinde ikramiye ve maaşlarındaki artışın devlete yük getirmemesi için maaşlara sabitlenmiyor.

       Sağlık teşkilatlarından emekli olan personel, döner sermaye ek ödemelerinin maaşa sabitlenmemesi nedeniyle diğer kurum emeklilerinden daha az maaş almaktadır. Sağlık çalışanları emekli olduklarında maaşları %50 düşmektedir. Günümüzün ekonomik koşulları dikkate alındığında emeklilerimizin zor şartlar altında yaşamaya çalıştıkları anlaşılacaktır. Bu nedenle sağlık teşkilatlarında çalışanlar emekli olmaktan kaçıyorlar. Döner sermaye ek ödemelerinin maaşlara sabitlenerek çalışanlarımızın geçim korkusundan kurtarılması gerekir.

       Sağlık çalışanlarına döner sermayeden ödenen ek gelir payının emekliliğe yansıtılmaması haksızlıktır. Sağlık çalışanları bedenen ve ruhen aşırı derecede yıpranmaktadır. Yaptıkları iş nedeniyle büyük risk altındadırlar: Enfeksiyon kapma riski, fiziken yıpranma, tükenmişlik sendromu, meslek hastalıkları, mobing v.b. Sağlık çalışanlarının sosyal hayatı neredeyse bitmiş durumda. Bütün bu olumsuzlukların bir karşılığı olmalıdır. Hiç olmazsa emekli olduktan sonra bu sıkıntıyı yaşamasınlar. Bu nedenle döner sermayenin emekliliğe yansıtılmasını talep ediyoruz.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Yan yana çalışan fakat farklı ücret alanlar var. Diğer kurumlarda olduğu gibi sağlık teşkilatlarında da farklı istihdam modelleri var. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?

 

GENEL BAŞKAN: Kamuda eşit işe eşit ücret uygulanmalıdır. 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamuda farklı kurumlarda çalışan personel maaşları eşitlenmişti. Ancak bu kanun adaletsizliğe yol açtı. Bu uygulama sonucunda Adalet Bakanlığı’nda çalışan şef ile diğer kurumlarda çalışan şefler arasında yaklaşık olarak 350 lira fark oluştu. Bir tarafın düzenlenirken bir tarafın yıkılması adil değildir. Bu sadece bir örnek. Farklı kurumlar arasında buna benzer ücret eşitsizliği var. Bu eşitsizlik her gün artıyor. Özellikle kamuda farklı istihdam şekilleri ücretler arasında uçurum oluşturuyor. Öncelikle farklı istihdam şekillerinin ortadan kaldırılması gerekiyor. 4/A, 4/B, 4/C,4924 gibi kamudaki istihdam şekilleri haksızlıklara, farklı uygulamalara, ücret dengesizliğine neden oluyor. Anadolu Sağlık Sen olarak, kamudaki farklı istihdam modelinden vazgeçilmeli ve eşit işe eşit ücret uygulanmasını istiyoruz. Tek çatı,  tek kadro, tek maaş modeline bir an önce geçilmelidir.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Gazetecilerin, polislerin ve maden ocaklarında çalışanların yıpranma payı var, ama sağlık teşkilatlarında çalışanlara yıpranma payı verilmiyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

GENEL BAŞKAN: Askere, polise,  ağır metal sanayinde çalışan işçilere, itfaiyeci ve gazetecilere fiili hizmet zammı (yıpranma payı) verilirken sağlıkçıların bu haktan mahrum edilmelerini doğru bulmuyoruz. Sağlık teşkilatlarında çalışan personel 7/24 saat hizmet vermektedir. Her türlü olumsuz şartlara rağmen görevlerini yapmaya çalışan sağlık çalışanlarına yıpranma payı verilmelidir. Sağlık çalışanları 24 saat acillerde, laboratuarlarda, yoğun bakımlarda hastalık kapma, darp, hakaret, öldürülme riskleriyle karşı karşıyadır. Bu nedenle yardımcı hizmetli sınıfında ve sağlık sınıfında çalışan tüm personele yıpranma payı verilmelidir. Özellikle riskli birimlerde çalışanlara erken emeklilik hakkı tanınmalıdır.

      

Sağlık çalışanları arasında bir gruplandırma yapılacağı ve bu gruplara farklı yıpranma payı verileceği, ayrıca yıpranma payının yasanın çıktığı tarihten itibaren geçerli olacağı yönünde bilgiler alıyoruz. Böyle bir gruplandırma yapılırsa, yasanın çıktığı tarihten önce işe başlamış olan sağlıkçıların geriye dönük yıpranma payının üzerine sünger çekilecek. Böyle bir uygulama adil olmadığı gibi sosyal hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz. Sağlık çalışanları arasında adaletsiz uygulamaya neden olacak böyle bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Bakanlığın yapacağı yeni düzenlemeler beraberinde yeni adaletsizlikleri getiriyor.

      

Sağlıkçıların yaptıkları işin parayla karşılığı olmadığını, bu hizmetin karşılığının dua olduğunu söyleyen Sağlık Bakanı’na sağlıkçıların feryatlarını artık duyun diyoruz.7/ 24 saat gece gündüz hizmet veren, özverili bir şekilde ve sağlıksız koşullarda çalıştırılan, iş yerinde darp edilen, taciz edilen, öldürülen, yetkili sendika temsilcileri tarafından baskı ve tehditlere maruz bırakılan, idarecilerin atamalarına kadar söz hakkı verilen yetkili sendikanın hukuksuz ve zorbalığa varan eylemlerine ses çıkaramayan, hastalarına ayırdığı zaman kadar eşine ve çocuklarına zaman ayıramayan, yıpranma payı verilmeyen, döner sermayeden hak ettiğini alamayan, sağlıkçı emekli olduğu zaman fazla para almasın diye döner sermayesini emekliliğine yansıtmayan, farklı unvanlarda çalışan sağlıkçıların farklı problemlerini görmezlikten gelen bir Sağlık Bakanı’na ‘duaların karşılığı bu mudur?’ diye sormak istiyoruz. 

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sayın Başbakan’ın 7 Haziran seçimleri öncesinde “Doktor ve sağlık çalışanlarının nöbet ücretlerine yüzde 50 zam yapacağız. Çalışmak isteyen hekimlerimizin taleplerini herhangi bir zorunluluk ve yük getirmeden 70 yaşına kadar çalışma fırsatı vereceğiz” sözlerini sendikanız nasıl değerlendiriyor?

 

GENEL BAŞKAN: Hükümet yetkililerince verilen vaatleri takip ediyoruz. Bugün bir doktorun nöbet ücreti verilen %50 zamla sadece 11,20 lira. Riskli birimde nöbet tutan bir doktorun nöbet ücreti 16.82 lira, normal lise mezunu bir sağlık çalışanının saatlik ücreti 6,5 lira, riskli birim 9.35 lira, yüksekokul mezunu normal bir çalışanın saatlik ücreti 7. 50 lira, yüksek riskli birimde çalışan 9, 35 lira alıyor. Bir sigara parasına nöbet tutturulan doktor ve sağlık çalışanlarının zekâsıyla adeta alay ediliyor.

      

Doğumhanede çalışan ebeler ve anjiyografi de çalışanlar döner sermayesini riskli birimden alırken, nöbet ücretini ve icap ücretlerini riskli birimden değil, normal alıyorlar. Burada adaletsizlik söz konusudur. Bu yanlış uygulamanın düzeltilmesinden yanayız.    

      

Örneğini verdiğim nöbet ücretlerine baktığımız zaman adeta sağlık çalışanlarıyla alay ediliyor. Yetkililerin, sağlık çalışanlarının sorunlarına karşı duyarlı ve samimi olduklarına inanmıyoruz. Samimi olsalardı bugüne kadar talep ettiğimiz sorunları çözer, son düzenlenen Torba Yasa’da sağlık çalışanlarını sevindirirlerdi. Bunları yapmayan yetkililerin sağlık çalışanlarını kaile almadığını düşünüyoruz. Sağlık çalışanlarının hastalarını düşündüğü kadar, Sağlık Bakanlığı’nın da sağlık çalışanlarını düşünmesini istiyoruz.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Seçim öncesinde 4/C’li çalışanların kadroya alınacağı açıklanmıştı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı teşkilatlarda da 4/C’li çalışan personel var. Bugüne kadar bu personelin kadroya alınmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

GENEL BAŞKAN: Kamuda çalışan 4/C’li personelin kadroya alınmaması ayrımcılıktır. Sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesiyle ilgili yapılan düzenlemelerde maalesef 4/C’li çalışanlar kapsam dışında bırakılarak mağdur edildiler. Çeşitli kurumlarda 4/C’li olarak çalışan personel arasında, kurumların kendi istihdam politikaları nedeniyle farklılık var. Kamudaki istihdam şekilleri karmaşık. Bu yapının düzeltilmesi gerekiyor. Maaşları, emeklilik hakları, sosyal hakları, özlük hakları ve iş güvencesi gibi aynı olması gereken hakların farklı olması sosyal adalet ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi, iş barışı ve huzurunu bozacak etkenlerden.       Kamuda 4/C’li statüde çalıştırılan personel arasındaki ücret adaletsizliğinin giderilmesi, bu personele sosyal haklarının verilerek özlük haklarında iyileştirilmeye gidilmesi ortadaki adaletsizliği giderecektir. Bunun tek yolu vardır: O da 4/C’li personelin kadroya geçirilmesidir.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: 112 Acil Sağlık İstasyonlarında ve Hastanelerin Ambulanslarında görev yapan sürücülerin farklı sorunları var. Bu sorunlarla ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

 

GENEL BAŞKAN: Bu birimlerde görev yapan arkadaşlarımız insani ve vicdani duygu ve davranışlarıyla 112 Acil Sağlık İstasyonlarının yedek aktörüdürler. Hem 112 Acil Sağlık hem de hastanelerin Ambulanslarında yazın kavurucu sıcakta, kışın soğuk ve yağışlarla mücadele ediyorlar. Bu tehlikeli işi büyük bir özveri ile yapıyorlar. Sorumlulukları çok ağır.

       

Kaza yapan bir şoför arkadaşımız için yargı şu kararı verdi: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, idaresindeki ambulansla bir hastayı hastaneye sevk ederken kazaya karışan ambulans şoförünün yargılanabilmesi için Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna göre izin alınmasına gerek olmadığına karar verdi. Şoförler memur sayılmıyor. Şoför olarak görev yapan arkadaşlarımızın hiçbir güvencesi yok. İdare sıkıştırır, hasta sıkıştırır, yargı sıkıştırır. Şoför kadrosunda görev yapan arkadaşlarımız bu şartlar altında çalışıyor. Acil vak’alarda saniyelerin önemi var. Ambulans Şoförü hızlı giderek bir canı kurtarma düşüncesindedir. Bunlar dikkate alınmıyorsa ve idare tarafından da mağduriyetlerine seyirci kalınıyorsa bundan sonra Ambulans Şoförleri kaderlerine terk edilmiş demektir.

        

Sağlık sektöründe bu görevi fiilen yapan sürücüler gece gündüz ağır hizmet şartlarında çalışıyorlar. Bazen çok uzun süreli göreve çıkıyorlar. Genel olarak kırsaldaki bir ilçeden teknolojik imkânlarla donatılmış büyük il hastanelerine hasta taşıyorlar. Kilometrelerce yol yapıyorlar. Aç, susuz, uykusuz ve yorgun bir şekilde çalıştıkları unutuluyor. Görev sırasında kazaya karıştıkları zaman yargılanıp ceza alabiliyorlar. Hız nedeniyle kesilen cezaları ceplerinden ödüyorlar. Sürücülerimiz, normal görev yapan memurlardan daha fazla yıpranıyorlar. Bu nedenle sürücüler için idari mevzuatta iyileştirici düzenleme yapılmalıdır. 112 Acil Sağlık İstasyonları ve Hastane Ambulans Şoförleri için yapılması gereken iyileştirici düzenleme, aynı zamanda Anayasal bir haktır. Görevini sürekli fiilen yapanlara Özel Hizmet Tazminatı ve yıpranma payı verilmelidir.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: ATT’lerin sorunlarını sık sık gündeme getiriyorsunuz. Bu sorunlar nedir, çözüm önerileriniz nelerdir?

 

GENEL BAŞKAN: İnsanların hayatı ile ilgili müdahalelerde bulunan ve bunun için zamanla yarışan ATT’lerimiz maalesef hak ettikleri değeri göremiyor. Hem mesleki sorunlarla hem de yetersiz çalışma koşulları ile mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Mesleki sorumluluk onları ağır bir yükün altında ezmektedir. Sosyal hayatları monotonlaşmış, aile ilişkileri neredeyse zayıflama noktasına gelmiştir. Pek çok mesleki sorunları var.

      

663 Sayılı yasa ile 3 ayrı yönetim sistemi ile idare edilen sağlık teşkilatlarında ciddi sıkıntılar var. ATT’ler bu sıkıntıları yaşıyor. Hastane, acil ve servislerde ihtiyaç oldukça çalıştırıyorlar. Ara elemanı gibi… Nerede ihtiyaç var oraya gönderiyorlar. İdarelerin ATT’lere keyfi uygulaması sıkıntıları artırıyor. Bu arkadaşlarımızda oradan oraya gezmektense 112 Acil Sağlık Servislerinde çalışmayı yeğliyor. Bütün sağlık çalışanları gibi paramediklerin de döner sermaye ek gelirlerinin maaşlara ve emekli ikramiyesine yansıtılmasını istiyoruz. 112 acil sağlık hizmetleri istasyonlarının fiziki mekânları günlük iş yoğunluğu ve personel sayısına göre standart hale getirilerek barınma sorunları giderilmelidir. 112 acil sağlık hizmetlerinin yürütülmesi için oluşturulan istasyonlarda görev yapan personel rızası dışında başka istasyonlarda veya birimlerde geçici veya nöbet tutmak üzere görevlendirilmemelidir.

      

Hastanelerde ya da vakaya gittikleri yerlerde hasta ya da hasta yakınları tarafından şiddete uğrayan Acil Tıp Teknisyenleri, diğer tüm sağlık çalışanlarımız gibi kendilerine yapılan bu muameleyi hak etmiyor. İnsanların hayatını kurtarmaya çalışan arkadaşlarımızın maruz kaldıkları şiddet olaylarına yetkililer bir an önce çözüm bulmalıdır. Bu arkadaşlarımız göreve çıktıkları andan itibaren yaşam güvenceleri tehlike altındadır.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Anestezi çalışanlarının sorunları hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

 

GENEL BAŞKAN: Gece gündüz köle gibi çalışan bu arkadaşlarımızın emeği sömürülüyor. Geçmiş yıllarda intihar eden arkadaşlarımız oldu. Bunların görülmesi gerekir. Anestezi teknisyenleri ve teknikerleri çalışma şartlarının ağırlığından ve aldığı ücretin azlığından bunalmaktadır. Bakanlığımız, maalesef bu mesleğe hor bakıyor. Camiada bu meslek önemsenmiyor. Hâlbuki çok hassas bir meslek dalıdır. Bakanlığımız, sağlık çalışanlarını işyeri stresinden ve sıkıntılarından kurtaracak sosyal aktiviteler üretecek plan ve programlar geliştirmelidir. Bu meslek sıkıcı, aynı zamanda sorumluluk isteyen bir meslektir. Bir hastayı ameliyata hazırlamak kolay değildir.

      

Cerrahi ve invaziv müdahaleler için hastanın anestezi almasını sağlamak, ameliyat için gerekli şartları oluşturmak, ilgili araç-gereci temin etmek sıkıntı verici, zor ve sorumluluk gerektiren işlerdir. Bu nedenle bu meslek dalında çalışanların durumları yakından incelenmelidir. Mesleğin çalışma koşulları iyileştirilmeli, yüksek standartlı bir meslek haline getirilmelidir. Anestezi teknisyenlerinin moral ve motivasyonlarının yüksek tutulması, işe uyumun sağlanması, Anestezi teknisyenlerine yıpranma tazminatı, sağlık izni, maaşlarının iyileştirilmesi, döner sermaye kâr payının artırılması ve emekliliğe yansıtılması gibi idari sorunları çözülmelidir. DNA hasarı, karaciğer toksitesi, çocuk sahibi olamama, lenfuoma riski ve psikolojik rahatsızlıklar gibi günümüzde hızla artan hastalıkları incelenmeli, takip ve kontrol edilmelidir. Verimin ve verimliliğin artırılması için ciddi araştırmalar yapılmalı ve elde edilen sonuçlara göre gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

         

Anestezi teknisyenleri ve teknikerlerinin iş kaynaklı sorunları çok önemlidir. Bu sorunların öncelikli ve acil olarak çözülmesi gerekir. Bu nedenle yetkilileri uyarıyorum. Çok geç olmadan, başka arkadaşlarımız ölmeden bu sorunları çözün.

 

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sayın Başkan, sağlık teşkilatının önemli bir sorunu da ebe ve hemşirelerin mesleki ve sosyal sorunları… Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Ayrıca Vekil Ebe ve Hemşireler kadro bekliyor. Bu konuda çalışma yapılıyor mu, bunlara kadro verilecek mi? Anadolu Sağlık Sen olarak bu konudaki düşünceleriniz nedir?

 

GENEL BAŞKAN: Balkan savaşları ile Birinci Dünya Savaşı’nda cephede yaralı askerlere bakan, askerin sevgi ve saygısını kazanan hemşireler ne yazık ki, bugün saygınlığını kaybetmiş bir mesleği icra etmektedirler,

      

Hemşirelik hizmetini yürütmek özveri ister. Sabır ister. Bu mesleği yürütebilmek için insan sevgisi ve şefkatle dolu yürek ister. Bu mesleği icra edenlerin tek kazanımları hizmetin manevi yönüdür. Dünyanın en zor mesleklerinden biridir. İnsanları ayırt etmeden hizmet verirler. Yardıma muhtaç insanlara el uzatırlar.

      

Sağlık hizmeti ekip çalışmasını gerektirir. Hemşirelerde bu ekibin bireyleridir. Becerikli, hızlı, uyumlu, sabırlı olan insanlar bu mesleği icra edebilirler.

 

Sağlık hizmetlerini bir bütün olarak ele almak gerekirken, hemşireyi hekimin yardımcısı gibi görmek yanlıştır. Bu gözle bakıldığı zaman hemşireler hak ettiği onura ve saygınlığa kavuşamazlar.

      

Sağlıkta dönüşüm adıyla yürütülen politikalar hemşireleri olumsuz etkilemiştir. Bu politikanın yansıması mesleğin saygınlığını tamamen yok etmiştir. Sağlık politikası, kâr amaçlayan bir sisteme dönüştürülmüştür. Mesleğin, tedavi edici sağlık hizmetine dayanması, koruyucu sağlık hizmetini yok sayması v.b. politik sorunlar nedeniyle hemşirelerin istihdamında sorunlar yaşanmıştır. Halen ülkemizde sağlık hizmeti az sayıdaki hemşire tarafından yürütülmektedir. Bu da mesleğin kalitesini düşürmüştür. Mesleği olumsuz etkilemiştir. Sağlık Bakanlığı’nın politikası; hemşireliğin, hekim istemlerini uygulayan bir meslek olarak algıladığını göstermektedir.

      

Hemşireler mesleğinde mutlu mu, geleceğinden umutlu mu, bu soruların cevabı aransın ve anketlerle bu mesleğin sorunları araştırılsın. Dünya standartlarıyla karşılaştırdığımız zaman bir hemşireye düşen hasta sayısı dünya ortalamasının çok çok üzerindedir. Buna rağmen hemşireler, sağlık hizmeti sunumunu her koşulda eşit olarak sunmaya çalışıyorlar. Çalışma ortamları güvencesizdir. Her an bir saldırıya maruz kalabilir, darp edilebilir, taciz edilebilir ve belki de öldürülebilir. Her türlü enfeksiyon riskine karşı görev yapan hemşireler bir de bu şekildeki tehditlerle yüz yüze çalışmaktadırlar. Az maaşla hayatı pahasına çalışmak için mücadele ediyorlar.

      

Ülkemizde çok acil olarak branşlaşmaya gidilmelidir. Branşlaşma olmadığı için hemşireler farklı alanlarda çalıştırılmaktadır. Bu da mesleğin saygınlığını azaltmaktadır. Bu nedenle Acil,Ameliyathane, Yoğun Bakım, Onkoloji v.b. alanlarda Hemşireliğin branşlaşması sağlanmalıdır.

      

Türkiye’de hemşirelik saygınlığını kaybetmiştir. Sağlık Bakanlığı, hemşirelik hizmetlerini yürütenleri yardımcı gibi görmekte, bu nedenle problemleri çözülememektedir. Yapılan araştırmalarda hemşirelik hizmetlerinden beklenen kalite ve verimin düştüğünü gösteriyor. Bunun nedenleri de Hemşirelik hizmetini yürütenlerin devletten beklediklerini alamamalarıdır. Bunun yanında 663 sayılı KHK. ile yapılan değişiklik nedeniyle hemşireler yine hüsrana uğramışlar ve mağdur edilmişlerdir. Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğüne, yüksekokul bitiren, hizmetin ve mesleği yürütenlerin sorunlarından bihaber hemşirelik mesleği dışından yandaşların atanması sorunları artırmıştır. Bunlar, kayırmacı anlayışla çalışmaktadırlar. Bu anlayışla, Hemşirelere mobbing uygulanmaktadır. Hemşirelere şiddet uygulanmaktadır.

      

Hemşire sayısının az olması, çalışma süresinin uzamasına ve sürekli nöbet tutulmasına neden olmaktadır. Hemşire aynı zamanda bir annedir. Sosyal hayatta yeri olan bir insandır. Aile içerisindeki rolü nedeniyle hayat şartları daha zorlaşmaktadır. 8 Mart 2007 tarihinde çıkan ve halen yürürlükte olan Hemşirelik Yönetmeliği uygulanmadığı için çalışma şartları daha da zorlaşmaktadır. Aylık çalışma süresine ek olarak 60 saate varan ek çalışma süresi bu mesleği yürüten insanları olumsuz etkilemektedir. Hemşireler bugün itibariyle tükenmişlik sendromu yaşamaktadır.

      

Yetersiz ücretle, yoğun iş yükü ve ağır çalışma koşullarında hizmet veren hemşirelerimizin görev yetki ve sorumluluklarının günün gerçeklerine göre tanımlanması gerekir. Hasta ve yakınları tarafından uygulanan şiddet, hastalık riski, mobbing gibi riskler acil olarak önlenmelidir. Hemşireler, görevleri dışında başka işlerde çalıştırılmamalı, mesleklerinde ilerleyebilme imkânı tanınmalıdır. Hemşire sayısının azlığı nedeniyle oluşan problemleri gidermek için yeterli sayıda hemşire istihdamı sağlanmalıdır. Hemşireler, hekimlerin yardımcısı değildir. Yardımcı sağlık personeli olarak isimlendirilmesi inciticidir. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelgelerden bu ibare kaldırılmalıdır. Hemşirelik mesleğinin branşlaşması sağlanarak mesleğin onuru ve saygınlığı korunmalıdır. Hemşirelere, meslekleriyle ilgili planlama ve mesleğini temsil edebilme yetkisi ve hakkı tanınmalıdır.
      

Vekil Ebe-Hemşire gibi farklı uygulamalara son verilerek mesleğin onuru korunmalıdır.
Anadolu Sağlık Sen olarak, hemşirelik mesleğinin onuru ve saygınlığının korunması ve mesleki ilerlemenin sağlanması için yasal çerçevede her şeyi yapacağız. Hemşireliğin sorunları sendikamızca yakından takip edilmektedir. Bu sorunlar yetkililere iletiliyor. Kamuoyu ile de paylaşmaya devam edeceğiz. Sağlık Bakanlığı yetkilileri bu kutsal mesleği icra edenlerin feryatlarını duymalıdır.

      

Sağlık Bakanı Sayın Müezzinoğlu, bir soru önergesine verdiği cevapta, Vekil Ebe- Hemşirelere kadro verilmesine yönelik bir çalışmaları bulunmadığını söylemişti. Açıklama, kadro beklentisi içinde olan Vekil Ebe-Hemşireler için adeta yıkım olmuştur. Hem mesleki yeterlilikleri hem de yarışma yeterlilikleri mevcut olan Vekil Ebe-Hemşireler, KPSS puanı ile işe yerleştiriliyor. Sayıları da çok fazla değil; Türkiye genelinde toplam 700 civarında Vekil Ebe-Hemşire görev yapıyor. Bunlar, kadrolular gibi özlük haklarının tamamından yararlanamıyorlar. Görev mahallinde etkin ve verimli bir şekilde hizmet üreten Vekil Ebe-Hemşireler mağdur olmuşlardır.

      

Sağlık hizmetleri, kamu hizmetleri arasında asil ve sürekli hizmetten sayılır. Anayasayla güvence altına alınmıştır. Daha önce başka kurumlarda vekil olarak görev yapanlar kadroya geçirilmişlerdi. Aynı hak şu an görev yapan Vekil Ebe-Hemşireler için de tanınmalıdır. Bunların kadroya geçirilmesi sosyal hukuk devletinin gereğidir. Sağlık Bakanlığı’nda ‘vekil’ ibaresi kaldırılmalı, tüm çalışanlar asil olarak değerlendirilmelidir. Anadolu Sağlık Sen olarak, sağlık teşkilatlarının tüm sorunlarını gündeme getirerek Bakanlığın dikkatini çekmeye çalışıyoruz.

 

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Memurların V.H.K.İ. kadrosuna alınması konusu var. İlk defa siz gündeme getirdiniz. Çok fazla gündeme gelmeyen bu konu hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?

 

GENEL BAŞKAN: Sağlık Bakanlığı’nda 2117 V.H.K.İ. kadrosunun açık olduğunu biliyoruz. Devlet tarafından Antalya’da seminere tabii tutulan akabinde yapılan sınavlarda başarılı olarak sertifika alan ve atanmayı bekleyenlerden bir kısmını 2012 yılında atadılar. Ancak bundan sonra atama yapılmadı ve sınavlarda başarılı olanlar mağdur edildi. Bilgisayar bilen, hastane ve sağlık merkezlerinde bilgisayar başında çalışan pek çok düz memur ile hizmetli, V.H.K.İ.nin yaptığı görevi yapıyor. Açık kadroların, talep edilmesi halinde düz memur ve hizmetlilere verilmesi adil bir uygulama olacaktır.

      

Sağlık Bakanlığı’na bağlı bütün kurum ve kuruluşlarda kalite politikası ve Kalite Yönetim Sistemi çalışmaları mevcuttur. Yönetim ve idari birimlerin hizmet sürecinde kullanılan bilgisayar programlarının, işletim sistemi yazılımlarının, otomasyon sistemlerinin sağlıklı bir şekilde çalışması, veritabanına bilgi yüklenmesi, bilgilerin kontrolü gibi bilişim desteği sağlamak gibi önemli görevleri üstlenen VHKİ, aynı zamanda sorumlu olduğu birimlere karşı da hassas bir görevi yerine getirmektedirler. Halen atanmayın bekleyen 70 puan barajını aşmış, aralarında 83 puan almış olan personelinde bulunduğu 2351 personel fiili olarak VHKİ’nin görev ve sorumluluğunu üstlenmiş olarak kadrosuz çalışmaktadır.
      

VHKİ bugün itibariyle mağdur durumdalar. Bu personelin yaşadığı mağduriyet, onların çalışma azmini, heyecanını ve şevkini kırıyor. İşe motivasyonunu bozuyur. Ortada açık ve net bir şekilde adil olmayan bir durum söz konusu iken yetkililerin nasıl rahat edebildiklerini merak ediyorum. Vicdanları yaralayan bu adaletsizliğin bir an önce giderilmesi gerekiyor. Anadolu Sağlık-Sen olarak bu adaletsizliği kabul etmiyoruz ve çok acil çözüm bekliyoruz.”

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Radyoloji birimlerinde çalışanların ciddi sorunları var. Zaman zaman basına da yansıyor. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyim?

GENEL BAŞKAN: Radyoloji birimlerinde çalışanların çalışma saatleri 3 yıl önceki Torba Yasa ile 25 saatten 35 saate çıkarıldı. Zaten sağlıksız koşullarda çalışan arkadaşlarımızın iş yükü artırıldı. Halen daha fazla radyasyona maruz kalmaktadırlar.

      

Gazetecilerin, madencilerin, polislerin, askerin yıpranma payı varken, radyoloji çalışanlarının yıpranma payları 90 günden yarı yarıya indirilerek 45 güne çekildi. Sağlık Bakanlığı, bu birimde çalışan insanların her gün zehir soluduğunu, emekliliğinde ölümü beklediğini göz ardı ediyor ve sessizce seyrediyor.

      

Sağlık Bakanlığı, radyasyon riskine karşı tüm hastanelerde ciddi bir çalışma başlatarak gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Radyoloji’de çalışan teknisyen ve teknikerlerin sağlığı için acil önlem alınmalıdır. Çalışma saatleri düşürülmeli, yıpranma payları 90 günün üzerine çıkarılmalıdır. Hastanelerde çalışma koşulları iyileştirilmelidir. Radyoloji birimlerinde çalışan teknisyen ve teknikerlerin yapılmış olan meslek tanımları yeterli değildir, ehliyetsiz kişilerin bu mesleği yapmaması için gerekli önlemler alınmalıdır.

      

Bu şekilde çalışan insanlardan verim alınabilir mi? Dolayısıyla hizmette kalite düşer, hasta mağdur olur. Radyoloji çalışanları arasındaki meslek hastalığı hızla artarak üst sıralara çıktı. Kanser hastalıkları artış gösteriyor. Bu birimde çalışanlar emekli olduktan sonra fazla yaşamıyor.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda önemli düzenlemeler yapılıyor. Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı da bu kanunun değişmesi gerektiğini her fırsatta söyledi. Siz ne düşünüyorsunuz?

 

GENEL BAŞKAN: 657 Sayılı Yasa eski bir kanun. Dolayısıyla yeni bir düzenlemeye karşı değiliz. Günümüz şartlarına göre düzenlenmesi gerekir. Memurların özlük hakları bu yasa ile genişletilmeli ve iş güvencesine dokunulmamalıdır. Aksi bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değil. Yeni düzenleme ile ilgili sızan bilgiler ne kadar doğru bilemiyoruz. Bu nedenle üzerinde olumlu ya da olumsuz bir eleştiri yapmak şu an için doğru olmaz. Taslak tartışmaya açılsın. İçinde ne var, ne yok görelim. Umuyoruz ki, memurların aleyhine bir düzenleme yapılmaz.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Üniversite hastanelerinde çalışanların sıkıntıları var. Onlarla ilgili bir çalışmanız var mı?

 

GENEL BAŞKAN: Üniversite hastanelerinde çalışanlarla ilgili çeşitli basın açıklamaları yaptık. Ancak sorunlar bitmiyor. En büyük sıkıntı; idari personelin döner sermayeden aldığı performansın çok düşük olmasıdır. Günümüz şartlarında 30-40 lira performans gülünçtür. Döner Sermaye dağıtımlarında adaletsiz uygulamalar var. Sağlık personeli ağır şartlarda çalışıyor. Maaşlar yetersiz. Üniversite hastanelerinde çalışanların özlük hakları iyileştirilmelidir. Atama ve Nakil Yönetmeliği’nde yeni bir düzenleme yapılarak bugün yaşanan sorunlar giderilmelidir. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sorunları, keyfi rotasyon uygulamaları yıkıcı ve çalışma barışını zedeleyici niteliktedir.

      

Üniversite hastaneleri ile diğer sağlık kuruluşlarında çalışan doktor ve idari personelin döner sermaye dağıtımları dengesiz. Doktor dışındaki diğer personelin döner sermaye payları artırılmıyor. Personel çok çalışmasına rağmen hak ettiği ücreti alamıyor. Üniversite hastanelerinde ciddi personel açığı var, ancak personel alımına izin verilmemektedir. Mevcut personel ağır şartlar altında çalışmaktadır. Bütçe yetersizliği nedeniyle döner Sermaye kâr payı dağıtımları ciddi sorundur. Bu nedenlerle üniversite hastaneleri, sağlık personeli için tercih olmaktan çıkmıştır.     

      

Yönetmelikler günün şartlarına göre yeniden düzenlenmelidir. Yönetmelikler, idare ile çalışanları karşı karşıya getirmemelidir. Uygulamada üniversiteler arasında farklılıklar var. Üniversitelerdeki bu farklılıkların giderilerek birliğin sağlanması gerekir. Aile birliğinin ve bütünlüğünün korunması için gerekli düzenleme yapılmalıdır. Sağlık Bakanlığında olduğu gibi üniversite hastanelerinde de iller arası tayin dönemi olmalıdır.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Diş Hekimleri ve Diş Teknisyenlerinin sorunları hakkında bilgi verir misiniz?

 

GENEL BAŞKAN: Ağız ve diş sağlığı çok önemlidir. Diş sağlığı, insanların başta kalp olmak üzere birçok hastalıklara yakalanma riskini artırıyor. Ancak ülkemizde buna dikkat eden çok az.

      

Ülkemizde toplumun yüzde 80’in de ağız ve diş sağlığı problemi bulunuyor.  Sağlık Bakanlığı bu problemi gidermek için önlem almalıdır. Yanlış uygulamalardan vazgeçilerek yeni sağlık politikaları üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Diş Hekimleri, her yıl bilimsel seminerler düzenleyerek yetkililerin dikkatini çekmeye çalışıyor. Halkın bilinçlenmesi için çaba sarf ediyor. Onların çalışmaları dikkatle takip edilerek, ağız ve diş sağlığı hakkında yanlış uygulamalardan dönülerek daha doğru ve bilimsel çalışmalara yönelmek gerekir. Bunun için Diş Hekimlerinin önerileri ve istekleri dikkate alınmalıdır.

      

Diş teknisyenleri zor şartlar altında uygun olmayan çalışma ortamlarında görev yapıyorlar. Protez yapımında kullanılan çeşitli maddelerin kanserojen olması nedeniyle diş protez teknisyenlerinin sağlıkları tehlike altındadır. Pek hastalık riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Karşılaşılan hastalıkların başında bir meslek hastalığı olan silikozis ve astım gelmektedir. Bunun yanı sıra cilt, göz ve eklem hastalıklarına sıkça yakalanan bir meslek olan Diş Teknisyenlerine, bu tür meslek hastalıkları görülmesine rağmen iş yerlerinde istenilen uygun çalışma ortamı sağlanmamaktadır. Unutmayalım ki slikozis, tedavisi olmayan ölümcül bir akciğer hastalığıdır. Meslek hastalıklarıyla karşı karşıya kalan diş teknisyenlerinin iş yükünü arttıran genelge bir takım sıkıntılara neden olmaktadır.  Yayınlanan bu genelgenin yeniden gözden geçirilmesi için girişimlerde bulunuyoruz.

      

Teknisyenlerin bir araya gelerek birlik oluşturması zorunludur.  Anadolu Sağlık Sen olarak, diş teknisyenlerinin var olan problemlerinin çözüme kavuşturulması, çalışma ortamlarının iyileştirilmesi, iş yükünün azaltılması için sendikamız gerekli çalışmaları yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Bilindiği gibi hastanelerimiz özel diş laboratuarlarından hizmet almaktadır. Diş laboratuarlarında kalitesiz metal ve malzemeler kullanılmaması için denetim mekanizmalarının yürütülmesini talep etmekle birlikte bizde sendika olarak konunun takipçisi durumundayız. Ayrıca ülkemize giren malzemelerin kayıt ve kontrol altına alınması, laboratuarlarda kullanılan malzemelerin uluslararası standardının bulunması gerekmektedir. Bu tür konularda Sağlık Bakanlığınca diş laboratuarlarının denetiminin daha hassas yapılması gerek hastalarımızın gerek çalışanlarımızın sağlığını korumak açısından son derece önem arz etmektedir.

      

Bilindiği üzere İş Sağlığı ve Güvenliği Normlarında Diş Protez Teknisyenleri Meslek Sınıfı, son güncelleme ile "Tehlikeli" sınıfından ‘Çok Tehlikeli’ sınıfına alınmıştır. Mesai saatleri 7,5 saat ile sınırlandırılmıştır. Aynı zamanda devlet memuru olarak çalışan arkadaşlarımız "Riskli Birimler" üzerinden ek ödeme talep etmekte ve ‘Şua izni" örneği gibi izin talep etmekteyiz.

 

ÇELEBİ ÖZTÜRK: Sayın Başkan, zaman ayırıp söyleşiye katıldığınız için teşekkür ediyorum. Son sözlerinizi alabilir miyim?

 

GENEL BAŞKAN: Öncelikle bana bu fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ediyorum. Yayın hayatınızda başarılar dilerim.

 

Son olarak şunları söylemek istiyorum: Sağlık teşkilatında sendikal faaliyet gösteren sendikalar siyasetin bir parçası haline gelmişlerdir. Sağlık çalışanlarının haklarını koruyacaklarına siyasetin içinde yer alarak siyasetin bir parçası olmuşlardır. Sağlık çalışanlarının sorunları büyüyor, ancak çözüm üretilmiyor. Bu çerçevede bütün sağlık çalışanlarını Anadolu Sağlık Sen çatısı altında sendikacılık yapmaya davet ediyorum. Gelin hak ve hukukunuzu birlikte koruyalım. Hukuksal mücadelenizi birlikte yapalım. Birlikte büyüyelim. Çünkü Anadolu Sağlık Sen, gücünü üyelerinden alan bir sendikadır.


Bu Haber 1129825 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir